3
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1261
Okunma
az çıkmalıyım kendimden dışarı
pencereleri, perdeleri açmak yetmez
biraz uzaklaşmalıyım
kendi göğ(s)ümden ayrılıp
dışımdaki göğün hala mavi olup olmadığına bakmalıyım
sokaklarına dalmalıyım kendimin dışındaki şehrin dedim
kaldırıp başımı baktım gökyüzü mavi mi
yeryüzündenden yükselenlerle perdelenen buruk bir mavi
yeryüzü toz,
yeryüzü duman
yeryüzünde iki yüzlü -ya da bilmem kaç yüzlü- insan
gökyüzünde ısırgan dokunuşlarıyla
kavurucu bir güneş
o yüzden
ayık kafayla
aynı kafayla olmaz
kendimin dışına çıkmak için
önce
içmeliyim şarabı en kırmızısından
ve en yıllanmışından
dibine vurmalıyım sarhoşluğun
başka türlü dayanılmaz
içince ya çok güler ya çok ağlarım
bu kez ikisini de yapmalıyım
aynı anda
kahkahalarla hıçkırmalıyım
gözyaşımın gülmekten olduğunu sanmalı beni görenler
yürümeliyim savruk
sonra düşmeliyim bir kaldırıma
"üstüm başım toz içinde"
düştüğüm yerden kaldırmaya uzanan elleri itmeliyim huysuzCa
hatta küfrederek
tam da bu anda
d/üzene
gelmişine, gelmemişine
çağrılana, gelmeyene
umuşa, bekleyişe
ava, avcıya
aldatana, aldanana
soyana, soyulana
yalana, inanana
küfretmeye sebep mi yok
unutmaya, unutamamaya
konuşana, susana
hak yiyene, yedirene
günaha, sevaba
....
sarhoşum ya
bakmaz kimse kusuruma
ayıplar biraz, olsa olsa
belki acır biraz da
sonra
bir kelebeğin zedelenmiş kanadına tutunarak
kalkmalıyım düştüğüm yerden
bir hamlede değil
düş/e düşe
dilime devrimci bir türkü yerleştirip
ya da en acıklısından bir ağıt
kendi telime kendi tezenemi vurarak
sarhoşluğun yayvanlığıyla
bağıra bağıra
ayrılıp kendi karanlığımdan
az da gecenin göğsüne yaslanmalıyım
dönerken gök başımın üstünde
yıldızlar pırlantalı çivi gibi
çakılmış göğün tavanında
göğü tutmak için, düşmesin diye
ve sönük bir ampul gibi ay
ilan-ı aşk eden yeni yetme bir delikanlı gibi
yürekli sevdalar üstüne yazılmış
şiirler okumalıyım geceye
zulada kalmış bir şişe şarap daha
intihar eder gibi içimdeki hayattan
bir avucumda gözyaşı
dumanı üstünde bir ocağın karşısına geçip
geceye karışan
günü karartan dumana baka baka
yalancıların
hükmettiği dünyaya
"fincancı katırlarını ürkütmeden" he
yatıp
-düşerek demeliyim belki de-
bir kör çukura
sessizce....
görüyorsun/uz değil mi
hiç bir fark yok
içim kadar karanlık dışım da
her şey aynı
içerde ya da dışarda
"hep kahır
hep kahır
hep kahır
bıktım be!"
5.0
100% (8)