11
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
2153
Okunma
ne vakit seni unutmayı düşünsem
bir ağrı başlıyor göğsümde
dünya bütün ağırlığıyla göğsümün tam orta yerinde dönüyor sanki
bir kervan
zifiri karanlığa taşıyor beni göçünde
kuşlar sürülüyor gurbete
karanlık bulutların önünde
umutla canlanacağını beklediğim kelebekler çürüyor
bir gelincik gelen baharı umursamayacak kadar yorgun
ve solgun rengi
içindeki şımarık çocuğu özlüyorum
seni özlediğim kadar
seni unutmayı düşününce
içimdeki
seninle şımarmayı özleyen çocuk yaşlanıyor
yaşını ve bedenini taşıdığım kadın ölüyor
seni unutmak
unutulmaktan daha çok ağrıma gidiyor
ne vakit seni unutmayı düşünsem
bir çöl kavruluyor içimde
fırtınalı bir okyanusa düşüyor gözlerim
ellerini arıyorum acele
yokluğa yazamıyorum adını
varlığın öyle çok
öyle büyük ki
silmeye kıyamıyorum adını adres defterlerimden
izlerini gönül sarayımdan
bazı insanlara bazı şeyler yakışmaz ya hani
ben de unutulmayı sana yakıştıramıyorum
huysuzluk yakışıyor da
yakışmıyor sana küskünlük
kartal yüreği yakışıyor sana
kendi içindeki özgürlükle süzülmek mavide
kollarına şefkatle kucak açmak
delilik pırıltılarıyla taçlanmış akıl
yok yok büsbütün delilik yakışıyor
gözlerine hüzün yakışıyor evet ama
daha çok ışıltılı bakışlar
ellerine sıcak dokunuşlar yakışıyor
sana suskunluk, sessizlik değil
sana yakışan gürül gürül çağlamak
ama yakışmıyor unutulmak
o yüzden
ne vakit seni unutmayı düşünsem
unutulmaktan daha çok acıtıyor canımı
seni unutmak
ne olur bırakma beni
unutmanın s/ağırlığında
seni unutmak istemiyorum
kendini unutturma
5.0
100% (20)