1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2569
Okunma

Rûy-i zemin henüz, adem yaradılmamışken vardı
Sıralanmış dağlar, tüm kainatta ihtişamlıydı
Mihr-i mah âmâde, boyun eğmiş olarak hazırdı
Arş arza su verdi, tüm yeryüzünü meyveler sardı
“Deki: “Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi’dir O.” O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını dört günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere…Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: “İsteyerekveya istemeyerek gelin!” Onlar şöyle dediler: “İsteyerek geldik!” Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi işve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşler bunlar Azîz ve Alîm olanın takdiridir. “(Fussilet, 41/9-12)
Yaradan vahyetti, Adem’i halife tayin etti
Kudsiyân şaşırdı, kelimât ile sınava girdi
Kul galip gelince, melekler mahcûblukla eğildi
Allah’ı yüceltip, Adem’e koşulsuz secde etti
Bir zamanlar Rabbin meleklere: “Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım.”demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: “Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamt ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz.” Allah şöyle dedi: “Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim.” (Bakara, 2/30)
Allah buyurdu: “Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını.” Âdem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle buyurdu: “Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim, A’lem’im. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim.” (Bakara, 2/33)
Rahman emir verip, meleklere secdeyi emretti
Kudsiyân eğildi, gereğini yerine getirdi
İblis kibirlendi, fâhişliğini ortaya koydu
Nefsine zulmedip, isyanı ile ilk kafir oldu
“Ve meleklere: “Adem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.” (Bakara, 2/34)
Adem oğulları, nefse zulmün başka bir yüzüydü
Habilin kurbanı, yaradanca makbul ve kabuldü
Kabilin yüreği, haset ile dolu ve üzgündü
Biri takvayı seçti, diğeri ise günaha düştü
Onlara Âdem’in iki oğlunun haberini de gerçek olarak oku. Hani, ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti, ötekinden kabul edilmemişti. “Seni mutlaka öldüreceğim.” dedi. Öteki: “Allah sadece takva sahiplerinden kabul eder.” dedi. (Maide, 5/27)
Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmayacağım. Şu bir gerçek ki, ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” (Maide, 5/28)
Kardeşlerin zulmü, Hak’kın iznini gözetmemekdi
Yoksulu görmemek, hatâiyyâta bir örneklikti
Ettikleri yemin, şerri hayatlarına davetti
Bahçenin tâlânı, kusûrları tersine çevirdi
Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi. Hiçbir istisna tanımıyorlardı. Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da, O, simsiyah kesiliverdi. Sabaha çıktıklarında birbirlerine seslendiler: “Hadi, eğer biçecekseniz ekininize erken gidin.” (Kalem, 68/17-22)
Nuh vahyi iletti, kavmi müstehzi tavır takındı
Allah emir verdi, ona büyük bir gemi yaptırdı
Oğlu zulmü seçti, fecere halkından biri oldu
Yükselen sularda, tüm asiliği ile boğuldu
Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: “Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma.” (Hud, 11/42)
Oğlu cevap verdi: “Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur.” Nûh dedi: “Allah’ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah’ın kararından kurtaracak yoktur.” Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı. (Hud, 11/43)
Lut kavminin hâli, gazabı davet eden bir şerdi
Lut’un uyarısı, halkın kodamanlarını gerdi
Halk sınırı aştı, sapkınlıklarıyla pislik saçtı
Haddi aşan kavim, gazabın girdabına bulaştı
“Lut’da, kavmine şöyle demişti: ‘Doğrusu siz, daha önce bir kavmin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz erkeklere yaklaşıyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda fena şeyler yapmıyor musunuz?”’ (Ankebut, 29/28-29)
TÜLAY YILDIRIM EDE
5.0
100% (4)