2
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
2419
Okunma
AH Asel;
Seni sevmenin Cumhuriyetine sığındı harfler,
Savaş sonrası bir kaçışta.
Ufkumu kırıyor esmer gülüşün,
Aşk isyan tümcesiyle kaçıyor,
Mahalleli bizi konuşuyor Asel,
Mezopotamya nifakta d/üşüyor,
Botan’da kuşlar ölüyor.
Yanıyor coğrafyam gibi bedenim,
Bedenim yanarken, yüreğim üşüyor Asel,
Tut elimi Asel,
Yüreğine koy.
AH Asel;
Annemin kehanetleri geldi aklıma,
Ellerim üşüyor senin yokluğunda,
Bir sebebi vardır muhakkak koca karı dermandarında,
Ya da ilim adamları safahatında.
Sen bana doğanken, ben sana ölüyorum Asel,
Zamana mı bırakmalı, şansa mı,
Zamanda mı kaybolmalı, nifakta mı,
Tümcelerin beli ağrıdı şiiri taşımaktan,
Her harfin arkasında bir adam saklı,
Her harfin arkasında bir mezar,
Selasız gömülmüş çocuklar,
Selamsız mezarlıklar birikti şiirimde.
Ah Asel;
Sana yazdığım kelimeler,
Zikir diye ulaşıyor Allah’ın göğüne,
Aşkım kol kola yürüyor Havva ile arafta,
Bu nasıl alamettir ki,
Ben sana gelmekteyken,
İlahi giyiniyor her şey,
Bu nasıl kudret ki,
Ben sana yürürken, yollar kaçıyor ayaklarımdan,
Parkesine küfrediyorum sonra,
Sana getirmeyen her bir taşına,
Seni özlüyorum Asel,
Varlığının yokluğuyla özlüyorum seni,
Gül bana Asel,
İnci dişlerinle gül,
Arif-i deyimle;
Otuziki dişinle gül bana Asel,
Gül ki,
Akdeniz tuzunu döksün fakir sofrasına.
Nöbetçi_Piyanist