5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
924
Okunma
...
sayılsaydı katları gibi’den
çok tanınmamakla ünlü istasyonlar geçerdi
mezopotamya yazardı örneğin
İzmir de karşıyaka vapuru durup şöyle bembeyaz
gibi gelirdi şurasına boğazımızın
galatadan gece geçerdi
sıvastan kopup gelmiş bir ayaz
benim uzun saçlarım kıvıl kıvıl
bir açtım bir örttüm yeniden açtım
gibi uslanmaz
sayılsaydı katları gibiden
gibi.
ne garip bir sözcük
ürperdiğimde aşktan
iki şeyle buldu bizi acıtan gibi
deli gibi sonsuz gibi
düpedüz yadırgı baktığımız gibi’lere uyan
ışık geçiren bir şeye benziyor gibi
gibi korkak gibi masum gibi sıradan
bir ıslıkta toplayıveren karıncaları
ıslak bir şadırvan altında
aklımı gib’ilere verdim yedi düğümdür artık
bir kadehi tutar gibi dikkatli ve cesur
gibi arzulu gibi mağrur ve inatçı
bir gece yarısı öperek yumruğunu
rahova tünelinden geçip
tiananmen meydanında bir tankın önünde durmak
gibi kalp atışı gibi akışı kanın
çıkarıp ayakkabını bir zalime fırlatmak
gibi
yataklarına sürtünerek geçen nehirler
gibi suyundan uzak
gibi malum gibi bahtiyar
katlarına ayrılsaydı gibiler
birleşseydi sonra upuzun
varoşlarında midye kokan o kentlerden geçip
çok eskimiş ellerimle sımsıcak
yeşilinde limonun hem ağacından uzanıp almak gibi tazecik
denemek gibi bir serumu damarından son susun
sevişmek ter kan içinde sevgiliyle gibi yaşamak
annemin uyarılarıyla düşü vermek diz kapağı üstüne
hem yeni örülmüş kazağı sökmek gibi
suçu suçla yönetmesi devletin
yıkılıp kalmak ayaklarımın üşüdüğü yerde
ulaştıracağın bir sözcükle ısınmak gibi
gibi tezat gibi yağma sesi yağmurun
gibi durmaksızın yol almak
taştan taşa çırpınıp
...
5.0
100% (7)