4
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
2669
Okunma

bir yudum aşk ile koca bir zulüm öldürülebilir
...
içimdeki kentin duvarlarına
harfleri yasak alfabeyle yazıyorum hayatı
düşlerim satılık hayallerden firar
üstüm başım çocukluğumla yalnız
dengesiz cümlelerimi
gözlerindeki afişe kazıyorum
saçlarını isyana teşvik et
bir buğulu pencere vakti
yırtılan isyan bakışlı aşkın suyunda yürü
kuşlar sevgili
kuşlar göç yollarına
mavilerden barikat kurduğu zaman
her sokak başında
silik yazılarla yazılmış aranıyor ilanları olacaktır
her balığın öldürüldüğü deniz savaşlarında
dalgakıranları asker sular dövecektir
rehin tutulan özgürlüğün çocukları
limanlara yanaşan hürriyet gemilerine bindiğinde
dağların sırtından akarak gelecek
kar sularına karışmış kadınlar
arınmak diyorum sevgili
arınmak feodal sancıların utangaç dayatmasından
özümün kanatlarına bindirilmiş
demir kapıların
taş duvarların
ve tutsak düşlerin pimini çekmeliyim sevgili
onca korkunun barınmasında uykular resimlenirken
ülkemin coğrafyasında nasıl eziyet eder insan şerefine
susma sevgili
susma
susturma beni
susma
susturma bizi
aynı göğün yalnızlığını içen yeryüzü
ve bunca kanamaları sırtında taşıyan toprak
nasıl satılır tezgah altı yasaklı ellere
susma sevgili
susma
susturma beni
susma
susturma bizi
...
aşkı bir heybenin karnında taşıyan
vakitsiz ölümlerle kanıyor aklım
bir genç kızın rüyasına sarkıntılık edilirken
ve onca tacizli yaşamlar düşerken üçüncü sayfalara
köşe yazılarında tecavüzcü erkekler aklanabiliyor sevgili
bağrıma fişlenmiş düşüncelerin
kozalaklarını topladığım meczup vakitlerimde
avucunun yoksulluğuna varoşları doldurup gel sevgili
aynı türkülerin anonim yalnızlığı çöktüğünde
Mezopotamya topraklarının kimliksiz çığlığına
avucunu aç ve savur
kentleri küllerle sislenmiş ülkemin tarihine
susma sevgili
susma
susturma beni
susma
susturma bizi
kuşların yazgısı vurulmak değildir
mavinin asilliği acı olamaz
düşler vurulmaz
korku imparatorluk kuramaz
arınmış ruh
bedeninde temiz durur sevgili
kirlenmiş onur insanın yüreğine yakışmaz
zaman geç diye kimse aklayamaz çürümüşlüğünü
bir sesin çığlığına dokunan her tını
bir kıvılcım olup düşer ağrılı vatanlara...!