etrafı dağ-bayır, taşlık-kayalık
Dedemin
bağın kenarları ağaçlık
kocaman kuru bir çalıyla kapatılan
cümle kapısı
girişte küçük bir "seyralık"
ve biraz ortaya doğru küçük bir armut ağacı
koyu gölgesi bir yana
yaprakları hışırdardı
sık sık yer değiştirmeli,
ayakları kösüp oturmalı
ama bunu dedeme nasıl anlatmalı
o dinlenmek bilmezdi..

bağın kenarları yığma taş duvar
duvarlar boyunca armut, vişne, kayısı
arka yüzde keçilerin arbıştığı dağeriği ağaçları
alt yanı payamlık , çelenle çevrili
uzak köşede karamık
karamığın içinde eşek arısı petekleri
kocamanca sepet gibi
agam görür-görmez bozdu, ezdi
taşladık, deynekle dağıtdık
fıcıttık toprağı, kesekleri
çok sürmedi..
binlercesince kovalandık, kaçıştık
hem de nasıl..dolu-dizgin
dermanı kesilesiye, bağları çözülesiye kadar
dizlerimizin…

agamda dehşetle kocaman gözler,
benden fersah fersah ilerde; bayır aşşaya
içerleme, kollama, rızası yok geride kalmama
dova arası tekamül etmemiş küfürler
arıya, sülalesine, gücü yetmeyen bana
çalıların üstünden hopladık yolsuz yolaksız bayırda
yes ettik Günsüzünaltından Löpeliye
eşekarıları hala peşimizde
kızgılı yaşlar gözlerimizde..




ebemde bir celallenme,
agama kıyamazdı, kollar korurdu
üzümüne, bağına, gelmişine, geçmişine
zokurdandı saatlerce, sövdü-saydı, okudu durdu
“-köklemedik bağ
daş üsdünde daş gomazdım çocuğa bişiy olaydı”
agama laf ettirmezdi emme işin aslı
agam çok nakısıdı
valla billa
eşek arılar ne zamandır orada
kime ne zararları vardı
Allahın halkettiği arı
kimbilir hangi derde dermandı
ne hekmeti vardı acaba!



DİPNOTLAR
soğulcan : solucan
cümle kapısı: ana giriş kapısı
seyra: seyirlik, mini park
kösmek: uzatmak anlamında
arbışmak/ardılmak: arka ayakları üzerinde yükselmek
bademlik
karamık: ekşi yapraklı, dalı dikenli, sarı çiçekli çalı bitkisi
aşşa: aşağı
yes etmek : yürüyerek dönmek, yönünü-yolunu çevirmek
nakıs: aksi, ters, gıcık
nakısına:aksilik,
nakıs nakıs: aksi aksi




.