5
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1599
Okunma

oysa bizim köyün bademliği Karşıbağ’dı
“-vaktiyle Damyeri derlerdi, Gocagoyağa
birilerinin orda “dam”ı olduğundan belki
herkesin bağı vardı ya Damyeri’nde, ya Garşıbağ’da
gün gelip, bulut vurup bille
herkeş tolunu, damını köye sardı,
payamlar anlarda gala-galdı
oraya da “Damyaka” deyvidiler gari
ne dam galdı, ne bağ,
bi Garabayramınbağı varıdı son tefi,
Gara Aşa öte dünyaya göçünce kim bakçak,
kim çekcek
iki seneye galmadı dağ oldu ğetdi,
bi(r) Türkali’nin, çeleninen çevriği varıdı da
geçen sene mürdümeğ ekmiş dediler
zaten; eveli-evelden öyledir
bi(r) bağı garan , başından eğsildimi
daha yönedine ğetmez o bağyeri
onmaz geder gari
bağı bağ eden i(n)sandır
içinde i(n)san galmadı mıydı,
gonakların bile adı verandır.”
…
“-sonura-sonura Damyerine gıyas
Garşıbağ dediler niyeyse
sanki iki omca bağ galmış gibi
zati köyün işine oldu-bitdi
aklım-dima(ğı)m ermez”
…..
“-ondan sonra ad edividiler
“garşıbağda bağım var demen
garı malına malım var demen”
öyle ya ikisini de bi bulut vurdu mu
bi da kendine gelemez..
helak olu(r) gedersin
bi(r) evin çatısı yıkılsa
belki tamir olu(r) daa
bi evin sabısı
emme garı
emme gocası göşdümüydü var ya
kelp ola(yım)n onmaz valla
yönedine getmez asla..
“-el isdediği gadak
Garşıbağa, bağ demesin, boba
eller gibi başka yer de bi dikili ağacımız,
payamımız mı var, başga
alt yandakı payamın bi(r) dalına eriğ aşıladık
okarı yandakı “diş payamına” gayse
meradan yanda çelenden yatırdık
bi dağarmıdını , aşıladık Göksulu ,
olcak ya hepiciği dutgunudu
meyvayı davşıyamaz hinci..
seneye deği belki
o bi(r) seneye varmaz al sana etekler dolusu
essahdan bi armıd ağacı olu(r) evel Allah”
..
“-i(n)şallah”
“-i(n)şallah, sende benim gibi..
eşşe(ği)n terkisine bindirisin torununu
bura(ya) alı(r)ğeli(r), armıt deşiri , yediri
hemi de annadırsın bu gonuyu
“müleves bi dedem m(v) arıdı
bullarda böceleni evzinir duru(r)du”
ya da “mubareğ adamın biriydi
adam etdi hu dağarmıdını
elininen beslersin yavriyi
bi de dova edivi(r) dimi
Allahın onarcağı”
gerçi sen ta(h)sıllı olusun gari
dik topuklu bi hanım alısın..
o da asvaltı burağıp da
gelmez buralara..
seni de yollamaz belki..
buralara do(ğ)ru melil melil bakarsın..
betunda yaşarsın..
ha gerçi sen de iki dal çalıyı bana çok görüyon zati..
yalan demeyon..
“gurdun guşun yuvasını bozuyoz” tabi..
emme.. ibrem efendiii
bu aşıların başını böyle çonalamazsak
emeğimiz heba olu(r),
geçiler arbışır daa
dalını ayırıviri
tiyeğini yeyviri..
ben Harun-u İreşit haziretlerinin
o pir-i faniden ö(ğ)rendiği gibi
senin uçu(n)
senin çoluk çocu(ğu)n uçu(n) zeytin değil emme
payam-erik-gayse
armıt etişdiriyon
sen ona bak.. boba!
ötekinneri gıcıdıp
bunun hu dalına da
seneye eyi bi gantartopu aşılamalı
gerisi Allahın bilce(ği) iş..”
bi-kaş seneye galmaz
sen çolu-çocu(ğ)a garışına gadar evelallah
çitirim gibi çiçeğ açar
dal davşımaz meyva olu
deşir gari..
DİPNOTLAR
dam: evcik, küçük ev, eğreti yapılı toprak damlı iptidai ev, tola yan duvarlar eklenince dam olur, o zamanlar hayvan ya da eşyaları komumak adına evden ayrı olarak veya eve bitişik damlar olurdu, eve bitişik olup uzak köşesinde hela olursa buna “ayak damı” helaya “ayak yolu” denirdi.
bille : olunca, vuku bulunca
bağ garmak, bağ karmak : tarlaya üzüm fidanı (asma bahçesi) dikerek bağlık (üzümlük), bağ/bahçe (harım)lik yapmak.
yönedine gitmemek : düzenin bozulması, uğursuzluk, kademsizlik,
diş payamı: dış kabuğu dişle kırılacak kadar yumuşak badem çeşidi
dağarmıdı: ahlat, yabani armut
göksulu: kıraç toprakta yetişen tatlı sulu bir armut türü, yazın olgunlaşan dayanıksız bir türdür.
dutgun / tutkun :
davşımak /tavşımak : taşımak, üzerinde tutmak, kucaklayıp sahiplenmek
deşirmek / devşirmek : toplamak, elde etmek
bullar : buralar
gantartopu : geç olgunlaşan çok tatlı sert büyük armut çeşidi
Resim : Karşıbağ
resimdeki traşlanmış yerlerde çalı kazınarak fıstıkçamı dikilmiş.. ama karşıdaki antenli tepeye kardar olan kısım köyün eski bağlığı imiş..
hâlâ çevrik olan yer Göpleklerin bağı (Türkali’nin bağı.).
5.0
100% (4)