1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1821
Okunma

Hayat denen ayrılık pazarında,
Kömür karası gözleri vardı,
Onun.
Üstü başı yırtık hayallerinde,
Tozpembe evlatları vardı,
Onun.
Karanlık yarınlarında
Hatta gün yüzü görmemiş sevdalarında,
Her an ölümü kokluyor olsa da
Dönüşünü bekleyen bir karısı vardı,
Onun.
Teninin beyazlığına yağmur misali düşmüş,
Acının siyahıyla kavrulmuş,
Kimileri için ucuz bir canı vardı,
Onun.
Bir ateşböceği misali sarı baretinden çıkan
Aydınlık nefesli umutlarında,
Kaderinin ne zaman son bulacağı belli olmayan
Azrail rengi takvimleri vardı
Onun.
Yamalı cebine koyduğu bir avuç zenginliğinde
Hatta boğazından geçecek
Bir tutam lokmanın minnetinde,
Kirpiklerinden akacak bir damla mutluluğu vardı,
Onun.
Yeryüzünü kutsayan bayram sabahlarının
Çocuksu sesinde:
Yerin kaç kat altında olduğunu bilmeden
Şükredeceği belki de sevdiklerinden uzakta gireceği
Nice öksüz sevinci vardı,
Onun.
Girdiği ölüm vardiyasında:
Mavi, yeşil belki de kahverengi gözlerini,
Simsiyah yapacak belirsiz bir yazgısı vardı,
Onun.
Ve yaradanın masumiyet müzesinde:
Adı hiç unutulmayacak
Hatta ölümün şahidi olan tarihin
Bembeyaz mezar taşlarına yazacağı
Bir adı vardı,
Onun:
Maden işçisi diye...
Şiir işçisi...
5.0
100% (1)