3
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1198
Okunma
Sen, kül doğuran kadınların rahimlerini
bir zincir misali kaplayan;
Sen, çığlık çığlığa yangınları emzirenleri
kendi kirpiğine asan;
ve sen, ölü beyninin içinde çürüyen fikrinle
kemikleşmeye başlayan mezar, iyi dinle...
Duvarların ardına gizlediğin muhbirlerinle,
üç beş kıç yalacıyının poh-pohlamasıyla
Tanrıcılık oynadığın
soyguna, yalana dayalı kâfirliğinle,
her daim yanında gezdirdiğin
ruhu paslı kalleş celadınla,
korku salamazsın bana...
Salyalarını sil de dinle...
kan uyuyan çocukları bilirim,
Tatvan yolunda kurşun aşeren ölüleri bilirim,
Mardin’de çocuk olmanın uğursuzluğunu,
evladının kazağındaki kurşun deliklerinden
evladının kokusuna bakmanın kahrını bilirim...
Başka da bir şey bilmem...
Savaşsa savaş...
İnatsa inat...
Kinse kin...
Ama yüreğinle gel,
bileğinin gücüyle gel...
İt gibi kudurtup saldığın kullarınla değil
varsa adamlığın ona bürün de gel...
Ki sen kabir azabını
zihniyle müjdelenenisin;
bak burası
- işte tam da burası-
senin son nefesini verdiğin yerdir;
bağır, çağır, öfkelen, tükür
hiçbir işe yaramaz
ve de meraklanma
kendi bedeninde cehennemi hissedeceksin...
5.0
100% (11)