0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1135
Okunma
İzlerimi karla örttüm
Türküler söyledim güvercin tellerine
Kekliğe mor leylak bandım
Nefesim pîrlere dem tutar gayrı
Sazıma bir tel ekledim
Yarimden bir buse ile
Gözlerimi aklına mimledim
Yandı gönül sevdan ile
Dalgaların getirdiği inciler soğur bu rıhtımda
Kör bir mavzer şakaklarımda dudaklarımda
Kitapların arasına bıraktılar Homerosu
Tarih düştü kefen yargıcının pusulasına
İzlerim
Tarih kokar
İzlerim
Yanlış kaderimi
Gözlerime çektiler yalan mürekkebi
Bana anlattılar yalan yanlış serüveni
Okuma bakayım
Bir harf düş hakikatten
Zararı olur mu menfaatten
Sahte kadınların dokuları
Bir gecelik demleniyor yıldızı
Ve güneşe serpiyorum avuçlarımı
Yağmur diye kandırıyor kan pıhtısını
Güvercinler balkan mevsiminde
Bayrak tutan pencerelere buğu çiziyor
1912’den kalma bir karapınar
Mazlumların dlinden çağlar durur
Adı ayrılık olan kahpelikten...
Sonra biri gelir yeter !
Zeybeğim kara talihine beni de al
Seni göklere çıkartalım derken
Göklere emanet ettik
Mazlum bedenini
Kalorifer borularında zatürre olmuş
Fuhuş ile karanlığa batarak
Bir put gibi mecali olmadan duran
Güzel delikanlılarımız
Garp dişlisi çıkrığındaymış meğer
Karanlığa gerek duysaydık
Hilal uğruna mahpus yatmazdık
Ve rüyaya başlarken güneşin çocuklarına
Mehmedin elifbasını okutmazdık
Bir türkü yüzünden çizildi kaderimiz
Kışlanın etrafına süngüler koydular
Güvercinleri kıskandırır bir gülüşümüz
Çifte gül verir tesbihe şefkat dolar dört yanımız
5.0
100% (3)