27
Yorum
66
Beğeni
0,0
Puan
3558
Okunma


bilmediğim kelimeler bağışla bana
uçarı benzetmeler olabilir içeriğinde
...
yazdıklarım ölüyor bazen
en sesli harflerin kazara silindiği
cümleler basıyor silgi artığı sayfayı
üzerime yağan
mısralara açılırken kalemin kurşuni usu
hiç tereddüt etmeden
karalıyorum hayatın peşin ödemelerini
aslında
buruşturup attığım
sus yalnızlığıdır
seslerin yitirildiği yerde
başlar gibi tonu ezgi anlatımlar
aslında
bütün harflere üşürüm
sımsıkı sarılırken hecelerin sıcağına
izmariti dudak arası sorularımda unuturum
çözülemeyen bir denklem olur hüzün
ucu ıslak hayaller altında keşfederken şiirin toprağını
tek başına çıktığım yolculuğu içerim
ve sol yanımda
saçları dalgalar vuran kadın
kadınım olursun
çocukları büyüttüğüm zaman
şiirlerin garlarına gelir
simyacı trenlerin dumanlı seyyahı
çocuklar gördüğüm buğulu coğrafyada
tarihin kapısında duran acıları selamlarım
az öncesinde rayların nemli kirlenmesi
göz kapaklarımın öpüştüğü anda bulur kendini
yazdığım uçurumlar kör bir masaldır işte
kırık atlara binmiş çocukların umutlarında anlatılır
yansımalar yaparım
aşk üzerinden yıldız kaymalarına
göğün iki bacak arasında
bir salıncağın bulutunda oturur içtenliğin
ve her sallandığında mavilerin gözlerinde
ayakların girer yeşil ormandan ıslak sulara
kördüğüm altında
aklımın suallerinden geçer yazdıklarım
sen salındıkça düşlerin daha ölmemiş yerinde
birer birer umutlar ekerim her paragraf gülüşüne
ne çok acılar gömüyorum harflere
tütün sağılmasında
korkunç rutubet siyahlığı açarak sayfaların üzerine
bağışlanması güç yalnızlıklar kuruyorum
ne çok acılar resmediyorum yüreğime
özlemin dilinde uçan bir uçurtmanın
ipini tutuyorum başlamadan biten hayallerde
işporta malıyım uygunsuz satışında cümlelerin
cümleler asıyorum kimselerin bilmediği çıplak seslere
savaşlar bürünen
yol çalışması gürültüleri
rahatsız ediyor yazdıklarımın ruhunu
bombalar düşerken istismar hayatlara
kırılıyor sol elimin avucundaki tahta
avuntusuz bırakıyorum yeni doğmuş heceleri
öylesine çaresiz kalıyorum ki
uzanarak barışın memesine
açlığına basamıyorum kara kıtanın
bir daha körpe umutlarını
veremiyorum
uğurun ceylanın yüreğine
hey aklımın tek kurşunluk sevgilisi
uğruna ölümler beslediğim vicdanım
sayfalara renkli kuşlar çizemiyor
ağrıma giden çağların patlamaları
roboski dağılması yaralı bir sancı oluyor
nedir bu karmaşa azizliği
sırtına cümleler binen
bu yakarış şiirleri
duygu kanaması düşmeleri
nasıl bir sonsuzluğun içinde bunca rehin ömür
anlatmak istediğim her anlatım bozukluğunda
biraz daha büyüyorum
biraz daha susuyorum
ardı vefasız dolu aşkların
aşksız bakmasında donuyorum
mülteci sığınma talep ettiğim sözcükler
kendi içinde bölünmüş parçalanmış kifayetsizce
artık duymuyorum sesin nefesini
duyumsamak için yaşamın sırrını
aklımın uykularına uykusuzluk biriktirmiyorum
olduğu gibi oluyorum işte
yazdığım dizelerin çırak duruşunda
küllerin uçuşmasını izliyorum
her özlediğimde yeniden doğduğum kadın
noktaların sonrasında
virgüllerin ardından
hiç kaybedilmemiş
ve unutulmamış kartpostal mısralar yazıyorum
...
hiç tanımadığı insanların
hürriyetine ruh vermektir yazmak
sevdiğine özlem öldürmektir
çocukları sevmektir uçurum dizelerde
ve hayata
umut
aşk
düş büyütmektir yazmak...!