9
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
2804
Okunma

baktığım gözlerde
sadece seni görmekti umudum
derin devlet imajı gibi kent karmaşası
yoklukla yalnızlığın çatışma ortasında kalan
aşk tarifiydi gördüğüm
anlaman için
üç noktalı mesajlar yazdım
kapına bıraktığım çocukların avucuna
ellerini sana açarken
gülümseyişli bir düş bırakıyorlardı saçlarına
sen
üç noktanın sonrasında anlamını yitirmiş olanlarla oturup
saçlarındaki düşleri taramakla anlatıyordun geceye beni
ben pencerenin kenarından bakıyordum sana
ve yıkılıyordum duvarın dibinde
beni anlayamadığın zamanın ertesine
oysa pütürsüz duvarların
çıplaklığına çıkarak gösteriyorum herşeyi
şeyler boş manalarda kağıttan hüzünler yaksada
kül olup dağılıyor sonunda
geride istiridyeden çıkması hayal bir sevgili bırakıyor
dilimin buruşuk yerine uzanınca söylemek istediklerim
kelimeler hangi sana hangi anda hangi doğruyla konuşsa bilemiyor
virgüllerin arkasından gelenler öncekinden uzak
noktadan sonra cümleler ölü
varlığı ispat isteyen bir ses kısılması gibi
ağzımı açıyorum patır patır boğazıma dökülüyor harfler
ne kadar şivesi keskin bir lisanla kavuşmak istesemde
dudaklarımın bir ülkesi ve çokça anadili olan sevgilileri var
yollarından yüzler geçen kentleriyle duruyorlar çatlaklarında
sana ben açıklanması imkansız bir karmaşayla gelmiyorum ki
kuşların hep vurulduğu
ve karıncaların bilmeden ezildiği dümdüz bir aşkla geliyorum
ki
vurulan kuşlar ezilen karınca yuvalarının yanına düşüyor
ben yuvaların yanına bir mezarlık yapıp kuşları gömüyorum
sen yeter ki unuttuklarının yanına def etme beni
mavi boyalı hayalin kıyısında arasıra uğra yüreğime o kadar
içine bata çıka kendinden geçtiğin bir ömürde
saklanarak ne kadar yaşadım diyebilir insan dediğin...!