1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1131
Okunma
giz odamda ince bir karanlıktı demin
eli dizinden aşağı sarkmış ve damarları belirgin
hazırlanırken boşluğa
basıncını yokluyor yerin
sevgili ölüm
baş ağrısı yarışında sınıfta kalan bir yalnızlığa dönüyorum
alakasız ıslıkların dalgınlığı
takılsam taş araları basit su öpüşmesidir
çıksam çıkılmaz içinden dünyanın
büyülü bir fısıltının uykusu olmalı
rüya dilinde mesafeler
koşarken yağmur
değişip değiştirip karamsar
küçük bir kabuğa sığınmanın çaresizliği
biliyorum
yine bulacaklar beni
duy bakalım şemsiye ne diyor
yürüyüp gidecek bir yeri olmalı
planları
üşürken sıcak bir zamanı hayal edecek vakti
kapıları örtünce masalar dolu masalar
karşılıklı kelimeler ve dudakların masumiyeti
düşerse kalbine belki
filizlenir yeniden başlar hayat
bilki saatin ihtiyacı olan azim
pilin yatağına sarılma kabiliyeti
aldırış bile etmiyor geçen zamana
durgun bir anı akıtırken odama.
5.0
100% (8)