6
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1372
Okunma
Tranvayların arkalarına asılıyorum
Halâ beceremiyorum dizimde top sektirmeyi
Uçurtmalarımın kuyrukları hep kısacık
Kırk derenin suyuyla besliyorum aklımın kurbağalarını
Zamk gibi yapışıyorum kitapçı vitrinlerine
Rengi uçuyor bazan dudaklarımın
Keşke ruj sürebilseydim diyorum
Kaçak yolcusuyum köhne bir ömrün ben
Eskitilmiş çizik plağıyım belki
Belki hiç kadarım
Cürmüm yekünüm bir damla
Eğildiğinde dalları ağaçların,
Kibarca düzeltiyorum yapraklarını
Sessiz sözcükler biriktiriyor,
Akşam sepetlerine bırakıyorum
Canımsız kaldı mektuplarım
Bu yüzden bakmıyorum posta kutusuna
Kapıyı kim o diyerek açıyorum
Zaten kimden başka herkes o
Börtüden böcekten fırsat kalırsa,
Toprağı çiğniyorum
Kadim bir ayrılmazlık haliyle
Yokuşlar tırmanıyorum
El veriyorum bulutlara
Yağmura özeniyorum
Utançla bölünmüyor uykularım
Usançla savrulmuyorum
Çünkü yalan söylememiştim
Sahiden pamuk balyalarıyla yanıp gitmişti hayatım
Ecrindi varlığı,
Ve fakat benimsizdi
Dudaklarım yine renksiz
Tranvaylar kalabalık
Sarhoş bir küfürbaz
Kaldırımlara uzanmış
Şehir sahiden
Zakkım kıvamında...
5.0
100% (7)