11
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
3636
Okunma

Yine kapıyı vurmadan girdin içeriye
Arka sıralardan birine otur şimdilik
Kara zamanlardan anlatırsın az sonra
Yakılmış kitaplardan mırıldanırsın
Sözcükleri yasaklanmış kavimlerden hatırasın ne de olsa
Yağmur damlaları var avuçlarında
Teni renksiz,
Belki de tensiz kadınların kokusu sinmiş gömleğine
Ruh ayraçları koyulmuş hayatının arasına
Sen güzelim sen
İşte resmediyorum her halini bak
Görmediğin ülkelerden armağanlar taşıyorum iç denizlerine
Elma dilimine benziyor gökyüzü
Tatlı, çürümüş
Keşfediliyor uzak bir yer daha
İlle de ayak basmadık kara parçası bırakmayacak insanoğlu
Düz yaşasak ne olurdu sanki?
Balıklar kadar düz
Tamamlansın artık şu mektup
Köhne kayıkhanede dem çoğalsın
Geciktin be çok geciktin
Oysa on beşimde tanımalıydım seni ben
Hani saçlarım daha gür ve uzunlarken
Şarkıların nakaratlarını unutmadığım vakitlerde
Sesim boğuluyor
Adaya da gidemiyorum bu sıra
Çingene vapuruna da binmedim nicedir
Romatizma kol geziyor eklemlerimde
Eklem dedim ya,
Eklenemiyorum hiçbir yarım yitik gölgeye
Hesap yapıyor sanki herkes
Çıkarıp bölüyorlar varı yoğa
Güneşi de seçemez oldum biliyor musun?
Sana azalıyorum günbegün
Kanıyor kanatıyorum
Hadi sokul göğsüme
Üşümelerini getir yanında
Bir de o kır kahvesini
Fakat bu defa
Sakın geç kalma...
5.0
100% (22)