10
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
2289
Okunma

I - MY
içimden geçiyorum
ağır ağır gidiyor bir tren bu günlerde
ben de içindeyim sanıyorum
erişkin bir yolculuktayım ama çocuk her biçimde
içimdeyim biliyorum
kendimi sarmaş dolaş görüyorum
üşümüyor ellerim sımsıcak ellerinde
özlemlerimi gideriyorum hasretlerimle
onlar gitmemiş ama ben gidiyorum
hala uçurtmamın iplerine asılmışlığım
damağımda eskimiş bir haz
tadı çilli bir horoz şekerinden kalma
gür sesiyle öterken yanından geçiyorum
ne parlak tüyleri var Tanrım
yumurtanın sarısından vazgeçtiğim bir ara
gıdaklayan tavukların seslerini dinliyorum gözlerim kapalı
cebimde misketlerim
ellerimi asla çıkarmıyorum ceplerimden
şıkırdatıyorum keyifle
altı üstü üç beş misket
ama varlar önemli olan da bu
gururlanıyorum
bir şeyleri olmalı insanın
diye geçirirken içimden
bir tünelden geçiyorum tren içimden ben kendimden sanki
bütün tünelleri istiyorum o an
ışıkları gözümü alıyor rüya gibi
aniden uyanıyorum tünel bitiyor yolculuklardayım şimdi
İstanbul Ankara hey
kaç kez gidip geliyorum o çocuk aklımla
her seferinde biraz daha büyüyorum
II - AAK
içimden geçiyorum bugünlerde
birdir birdenbirelerle
sevgiyi sırtlıyorum küçük yaştan
mor dumanlı trenlere
kor dumanlı trenlere
hep el sallıyorum
annem öğretmişti hatırlıyorum
içimden geçiriyorum o günleri
ve derin sayıklamalar içinde
bir uçak bir tren derken eski şarkılar gibi
kaktüs zincirlerini takıyorum boğazıma
aşk ile meşk gibi yaşıyorum şu yalan dünyanın ikilemlerini
ölüyorum kaç kez dünyaya dil çıkararak deliriyorum
selam vererek biraz da nanikçe ;
- pardon sevgili dünya biraz daha hızlanamazmısın uçurtma duvarlarıma yetişemiyorummm ?
diyorum
bana gülümsüyor ve artırıyor hızını
iyon rüzgarlarında kahvaltı saati çalıyor
savrula savrula aşka ihanete ve bedellere gülüyorum
her seferinde biraz daha büyüyorum...
III - MY
yağmur bulutlarına giriyorum sonra
annem ah gül goncası
sarıyor şefkatli kolları çocuk bedenimi
şimdi üşümüyorum
gözlerim yağmurlu yollar
yürüyorum önümü göremiyorum
-rengi solmuş bir dünya belki ama ne güzeldi renkleri
diyorum
her yanı çocuk içimde bir mezarlık
yanından geçiyorum tren hala içimde
-hiç kimse kalmayacak bu gidişle-
ölümlü kulların iç yankıları rüzgarın sesinde
uğultularında şehir sessiz
kaldırımlarda ölüyorum tren üstümden geçiyor
içime doğru düşüyorum yeniden üşüyorum
ne çok sevilmişliğim sevmişliğim ne çok Tanrım
kuruyan topraklarında kuruyan yanlarımı hissediyorum
yalnızlığımın sesi yağmurun sesine inat
dilimde suskun acılar
haykırıyorum
her seferinde biraz daha büyüyorum
IV - AAK
b/içimden geçiyorum
enkarne olmuşum toprağa desen desen
gül desen...öl desen
güler miyim ölmesem ?
geçiyorum bir şekilde fotograflar arası sarmasık tuttum
hangi biçime gitsem diğerine dönüyorum
çocukluğumun saçlarını özledim
kül kumralı...
herkes çocukluğunu özler
o gökyüzünün rengi ne mavisiydi
tüy gibi adımlarımla yürüdüğümü unuttum
şimdi tuttuğum kırık bir dalı
hayata doğru yapıştırıyorum
ve bakıyorum şimdi
yağmurun sesi yalnızlığımın sesine inat
yüreğimdeki korkunç saat tik tak tik tak
sakın durma diyor
sen durursan hayat duracak...
hayatla harakiri yapıyorum şimdi
o tetiğe kül bağlasam
yine de beni vuracak !
- Anne diyorum sen ölürsen ben ne yaparım
- kızım diyor
- ben ölürsem enerjim sadece seni saracak
o tetiğe gül bağlasam (acaba)
kurşunlar ağlayacak !
hayatın karelerinde kaç kez yeniden doğuyorum
rüzgara karşı yükselen bir uçurtmayım ben
dağların doruklarında bir kardelen
o rüzgâra
o dağlara yürüyorum
her seferinde biraz daha büyüyorum ...
/ Değerli kalemdaşım candostum Ayşegül Aşkım KARAGÖZ ’ e ,
birlikte oluşturduğumuz bu çalışmamıza katkıları için teşekkür ediyorum ... /
Ayşegül Aşkım KARAGÖZ & Mert YİĞİTCAN
22 . 02 . 2014
5.0
100% (14)