.



“-valla yalan söylemeyen onbeş gün filen sonura
sarı zarflı nektipleri aldık
üş gün işinde eşinen dosdunan halallaşdık
bulgur, mercimek, gumpir, fasille, yımırta, tandır ekmeği
Allah ne verdiyse depdik tahta bavıllara
Sirkeciden gara trene atladığımız gibi
ver elini Alamanya

yol boyunca aynı şeere gedennerinen tanışdık,
köylülerinen, hemşerilerilerinen sarılışdık, a(ğ)laşdık
beni Esgişeerli Özdemir deye bi arkadaş garşıladı
beker odalarında benim gibi daha çok Türk varıdı

zaba(hı)n zeherinde, duraklara seğidişiyoz
ağşama ğadar, i(n)şatlarda gazma sallayoz
ıçcık Alamanaca bilenner,
hemşerisi elinden dutannar,
adamı olannar
daa paralı, daa golay işe tra(n)sfer oluyollar

köyden gelen nekdipleri
kimin olusa olsun
ezberleyene
başga bi nekdip gelene gadak
okuyoz,
okuyoz
okuyoz

her nekdipin sonunda
hepimizin burnunun direği sızlayo,
cığaralar tütüyo
herkeş bi yana çekiliyo
açıyoz kasedi
dinneyoz Neşet’i

“şad olup gülmedim eller içinde•
benim gülüm soldu, güller içinde
bir bahtı karayım kullar içinde
gitti benim nazlı yarim dönmedi

gurbete gideni gelmez diyorlar
akar gözyaşlarım dinmez diyorlar
öksüzler murada ermez diyorlar
işte benim nazlı yarim dönmedi”





arkası yarın