8
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
2685
Okunma

hayata üç nokta
...
anlatamazsın ya
hani içinden geçen ölü bir geceyi
ki
zaten akıllı halinle de olmaz
...
sokağın lambası
eski zaman bekçisi gibi
üzerine kahverengi resmiyeti giymiş
ellerim cebimde
sayıklıyorum zakkum yeşilini
sanki
adam olmuşum
diklenerek geçiyorum sokağın argosundan
ulan
saçın başın temiz olsa ne olur
onca rezilliğin kirletmiş ya ruhunu
...
astarı çoktan pazara çıkmış yalnızlığımın
onda biri etmem
zaten içime kaçan kadına
kim olduğunu bilmeden
meczup takıntılarla aşık olmuşum
gel de şimdi sövme kendine
...
az önceki vakti ardımda bıraktım
kuşkulu bir korkuyla bakamıyorum geriye
acaba kurşun atan bakışlı baykuşlar geliyor mu
o kadar adamsızlığın içinde
birde körpe beynime işleyen korku
susuyorum bir anda
yoksa kendimi
en ağır cümlelerle vuracağım
...
bak
cebimde kendiliğinden küllenmiş tütün
zıkkım iç der gibi
havayı bırakmış ciğerlerime
aklımın yolcuları arasında
dumanlı adama takılıyor gözlerim
sonra vazgeçiyorum
otlanmak yani kendi aklından
artık bu kadarına pes
...
dün gece
bir çingene keman çalıyordu
şu meyhanenin diplerinde
içimin kaçak anılarına kadar hissettim
çaldığı alaturka acıyı
vazifesi bütün aşkları idam etmekti sanırım
ve etrafında ki
alkolik dağınıklığa saplıyordu hüznü
...
şimdi öksürük düşürsem havaya
bütün hapşırmasıyla ayaklanır kelimeler
sonra işin yok
rıhtımın rahmine in
rakının beyaz peynirli çatlağından sızan
balıkçıları bul
ve en ekonomik olanından şiirler yaz
gerçi
zulada hiç duyguda kalmadı
sadece içime kaçan bilmediğim kadının
anormal aşkı duruyor yüreğimin askısında
...
en iyisi
gözümün kuraklığında dolan bulutları
eve gidip yağdırmak sanırım
bilincime olan saygıyı yitirmişim zaten
uygun adım kavrayarak
kentin ısmarlama yalnızlığını
hiç duraksamadan
köpek ulumaları arasından geçerek
geceyi çalmak uykusuz vaktin nöbetinden
....
pişmanlıklar çiçeği , her düştüğün de açar yüreğinde