4
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2666
Okunma

İlk nefes
Ve son heves çoğaltır zamanı uzunca bir süre
Bedende
Son nefes
Ve ilk heves taşırır bir deprem gibi yoksul denizleri
Yürekte
Kaçak tütüne tiryaki dudaklarım
Kaçakçı sayıldı şimdi gök yüzü yasalarında
Son bir nefes daha
N’olur dokunma
Biz o bedenlere sığdık ta
O bedenler sığmayı başaramadı bağrımıza
Bu yüzden üşüdük
İşte herkes çekip gitti bakmadan ardına
İçime döndüm gene severek hiçbir şeyi
Her pislik bulaştı üzerime
Bir süre böyle kirliyim!
Bir hayalin kollarında yani
Feodal yalnızlığım
Sadece bir soru;
Kaç işgalci bir kurtarıcı olabilmiş
Toprakta
Bayrakta
Yürekte
Ve aşkta
Bütün deneyimlerini aşka dök bakalım
Ne kadar koruyacak acaba seni mantığın
İnsanı büyüten sade yalnızlık mıdır?
İhanetler ve işkencelerle mi daha dayanıklı olur beden?
Artık gök yüzü inkar
Bulutlar da yağmacılarla baş başa kaldılar
Balkonlara gerilen çamaşır iplerinden de kovuldu kuşlar
Vapurların bacalarından zehirleniyor bir bir martılar
Mektuplar sadece özgürlük mahkumlarına yazılıyorlar
Mekanik yalanlar!
Her sene küfürlerle kovulmaya başlandı yıllar
Yeni yıla birkaç şarap
Ve ucuz kadınlar ısmarladı
Elinde kalem ile dolaşan yalakalar
Beni bu yalan mevsimlerden al götür
Götür sırtımdan vurulmaktan her geçen gün
Hep kalleşlik düşüyor aşkın kaderine bu çağda
Satılmadan götür
Azrail!
Bak orada yatan benim
O gördüğün toprağa sızan şey kanım
Bu konuşanda cesedim
Gözleri nemli bir dudakla ne söylenir
Nereye yürünür içinde ihaneti taşıyan ayaklarla
Katil bir bıçak kadar suçlu gözlerin
Pıhtılaştı mı kanım kirpiklerinde?
Şimdi;
Her gece Ay’a gülmüyorum
Çünkü, yeniden doğacak Güneş sabaha
Ve benim kadınlarım yazacak
Ayrılık
Ve ihanetlerin tarihini
Aşka...
5.0
100% (7)