0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1234
Okunma
Kırık bir elma çekirdeğinin
Kış gibi soğuk bir şehirde
Düşerken toprağın çatlamış tenine
Yedi tepesinden vurulan yağmurun
Selası okunurken mülteci gecelerin kulağına
Yaralı bir serçenin nasıl can çekiştiğini bilemezsin sen
Kaldırımlara bıraktığın adımlarının
Ayak izlerini sayarken kıyamet alametleri
Bir günahın vebalinde geziniyordu ruhun
Can bedende yaprakları solan bir dal gibi kururken
Ruhun ölüyordu ülkesine ırak topraklarda
Bir damla su değmiyordu tenine
Üstelik bardaktan boşalırcasına yağmur yağarken
Kabilin attığı taşla can çekişirken doğmamış çocuklar
Gözü yaşlı anaların ahıtları boğuyordu
Derin uykusunda mazlumu düşünmeden uyuyan zalimleri
Havva’nın koynunda soluklanırken Adem
Cennetin kapılarından yeni yeni çocuklar geçiyordu
Ve o gün bu gündür
Her doğan çocuk cennet kokar
Her kadın
Biraz Leyla olur
Biraz Havva
Cennete gidecek çocuklar doğururken
Şimdi sorsam herkes cennetliktir
Peki bu ölen çocukları doğuran analar mı ?
Yoksa ölmesine, aç kalmalarına göz yuman zalimler mi? suçlu.
Sokakların en soğuk duvarlarına sırtını yaslarken ölüm
Kimsesiz çocukların selası okunur
Ölürken insanlığın kulağına fısıldıyarak
Mahşer gününde yaptıklarının hesabını vereceksin der
Ve gözlerini yumar
Uyurken sağır şehrin koynunda
İbrahim DALKILIÇ
5.0
100% (2)