4
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
1777
Okunma

Limanın sığ cenahında
Geceden unutulmuş kalıntı
Tarifsiz canımı yakar
Yosunlu taşlara aşk diye sarılmışlığım
-----
Okyanus gözlerimde yüzerken,
üzerine hicran ateşlerini düşürdüğüm sevgili....
yüreğime tüneyen hislerini
asla affetmezken hayat,
ben hala
kıyılarında senden habersiz
firak işlemeli
siyah elbisemle dolaşırım çaresiz.
Hani vardı ya,
saliseleri durduran o bakışların
ah...inceden sızlarken mazi
bir ucu sen çizgilerimden
asılırdı -di- li geçmiş takvimlerim.
Kana revana bulanmıştı
şiirlerin bembeyaz sayfaları
hallaç pamuğuna dönmüştü bütün harfler
usulca firar etmişti kafiyeler.
Al sayfalardan
gemiler yapınca parmaklarım
kasvetle karşılayan
fersah fersah uzaklarda
su bakışlı iyotlardı
akabinde
yüklenirken güvertelere hazanlar
şifa niyetine yutardı liriklerini
hırsız martılar
Şimdi,
sarmaş dolaş olmuş
kanlı yapraklara destursuz düşen firkatim
ve dimağları lâl zamanların
dilleri kesilen gecelerinde
kırılırken düşlerim
uyanmak istemez
menevşe kokulu
mor satenli yastıklarda gözlerim.
Sevdiğim hangi iklimdeyiz
mevsimlerden hazan mı yoksa...
yoksa bahar mı geldi takvimlere
uyandırmayın biraz daha uyuyayım
vuslat uğramışken düşlerime
Nasılsa rüyama aitti sohbetim
Dedim ya, bırakın
biraz daha uyuyayım
ki tahmin ediyorum
gözlerimi açtığımda üşüyor olacağım
sanki karda mahsur kalmış bir beden
ve sıcacık ekmek kokusu gibi
sensizlik asılırken ciğerimden.
NÜS