Zamane kuşları geçiyor göğ/s/ümden
Kanatları yalnızlığa giyinmiş
Bekliyorlar tereğinde gamlı düşlerimin..
bin gam tadı dudağımın kenarında
Hayatın terkisinde kalbura dönmüş ömrüm..
Ömrüm...
Büyük ve geniş meydanlarda kaybolan huzur
Kırıl/g/an fay hattı
çocukluğumun
Irmağın kenarında titreyerek söylediğim türküler
Anılar birer zincir şimdi
bileğimde sızlayan
Kaybolan gençliğimin
mavi hayalleridir
Sandığımdan sızan kan..
Kan...
Oysa ben sadece
gülde bilirdim
kırmızıyı
Bir de al basmış
hüzünlerim olurdu en çok..
Meğer ne koyuymuş gerçek acının rengi
Ve ne kadar masummuş
Koynumda yatan heves..
Sanırdım ki ellerim her boşluğa uzanır;
Tadar cümle yemişi alevden dudaklarım...
Dudaklarım...
Aşka değdi değeli müebbet sancılara
Sız/l/ıyor
hasretinden kıyılarının tuzu
Bir çift martı oluyor ırayan
gülüşlerim
Ve soluyor bir ömür ummanın ortasında..
Düşerken takvimden sessiz bir avaz...
...
Özlem Tarhan Yağcıoğlu
Üç/ocak/iki bin on dört