7
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
1799
Okunma

başlangıç...
anımsarım
tekil cümleler bağrıma saplanır
ve aklımın renksiz düşlerinde saklanır gece
kanar sabrını yitirmiş zaman
yokluğun en cüsseli anında çığlıklar asılır kentin yağmurlarına
kimsesiz yolculuk olurum
ayaklarımın zifiri sessizliğinde dağılır kaldırımların rüzgarı
anımsadığım sürgünlerin bağışlanmaz aşklarına dalar gözlerim
ve susarak bulutların üstümü başımı yokladığı ıslaklığı hissederim
yalnızlığım konar tütün dumanından arta kalan acılığa
çöker içime uykusuz korkular
gece inzivaya çekilen perdelerin ardında çoğalır
ve rıhtımın üzerine çöken karşı şehirde saklanırım çocuksu hayallerimle..
irili ufaklı anımsadıklarım
büyür uygunsuz anıların tecrit inde
aşklar sevişmeler çoğaltır gökyüzünün çıplaklığında
bir tür ıhlamur kokusu salınır düş maviliğinde
yorgun sözcüklerin dualarında koşar aklımın tanrısı
boşluğa sarılırım
iklim , söğüdün ucundaki fenerde yanar söner
dahası
anımsarım
ilk soğuk düştüğünde kışın göğsüne
sevgilinin soluksuzca öksürükler çınlattığını kentin suskunluğunda
sonra
bağışlanacak tüm tozlu anıları sererim cam sehpanın ülkesine
her hatıra tek başına söver geçmiş zaman ki beni
ayaklanır ruhsal bozukluk yönünde dönen saatler
aykırı mevsimler çalar kapının hiç çalınmamış tokmağını
ayrıntılar döver rutubetli odanın titreyen lambasında ruhumu
ve kusurlu bir ömrün idamına toplanır ölü hayaller...
sonunda
bir ressam yavaşça resimler kentin kayıp düşlerini
ben siyah beyaz bir şiir yazarım
uykusuz bir sevgili dolaşır mektup arası sahipsizlik de
kirpiklerinin ucuna dokunur zeytin karası
dudaklarının arasından alkolsüz sözcükler havalanır
resim şiir ve sevgili ağır bir rüya sarar aklıma
anımsadığım kadar kendimi unuturum
sonra ağlarım bir duvarın yosun neminde
kaybolurum birden
tekil kalabalıklar günaydın der aşkların yarı uyanık sabahına
acıklı bir masal daha yüzünü yıkar çocukların pencere buğusunda
ve anlarım ki
geçen her zaman zerresi
yok olmuş bir pişmanlıktır ardımda kalan.....