7
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1991
Okunma
SARI PERDELER
Her damlan bir ırmak yakar
Ağlayışların değerse eğer toprağa
Kan döker kara bulut
Tutuşur gök, küle döner asırlık orman,,,
Avuçlarında gelincikler
Parmaklarında taze bahar
Kokun gelip yaslansa omzuma
Ve ben bir kelebeğin kanadında kaybolsam
Mavi düşler kursam örneğin masalımsı…
Sen olsan peşine düştüğüm
Karlı kaldırımlarda ayak izlerini sürdüğüm
Köşesinde durduğum ahşap masam
Okuduğum kitapların arasındaki yapraklar
Ve güncesini tuttuğum sensizlik takvimi
Kerpiç duvarlarla bir olup bu kadar toprak kokmasa
A R A L I K
Aralık kalan kapımda bu kadar üşümezdim belki de
II
Şimdi sil de kirpiklerini
Demin gibi gel …içtiğim çaya, aldığı nefese karış
Kahvemiz olsun kırk yıllık sözümüz
Eskiyip kurumasın kenarına oturduğumuz cılız dere
Sen gel…Can evimde kal bu akşam…
Susup bir mumun kıyısında
Ya da göğe bir harman yerinde bakıp o gökyüzüne
Sevdiğimiz yıldızları kutsayalım
İki kişilik dilekleri bir yerde birleştirelim
Ya da ya da…
Ne bileyim işte bir şehirde iki kişilik üşüyelim
İçimizde yazdan artan güneş IŞIKları…
III
Neyse ne işte…
Biraz daha tütün biraz da sen dolduram tabakama
Sarı perdelerim alışkınken yokluğuna
Çok dumanlı bir pazartesi işte yine sensizliğin bir sonraki mevsimi
Değişmeyen tek şey sanki bu LANET OLASI şiirler
Yokluğundan bana tek düşen bu durmadan öksürükler gibi…
Neyse hadi git sen de nefesim gibi benden
Ama sakın kirpiğinde yağmur artığı kalmasın akşamüstleri….
5.0
100% (18)