1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1603
Okunma

Ay karanlık,karışır geceye,
çöker ruhumun derinliğine sessizce
Çöker de bir dolunay olmaz ay
Ve sanki inzivaya çekilmiş bir aydınlık
Beni karanlığın rıhtımına demirliyordu.
Demirlendiğim yerde şafağı özlüyorum
Güneşle uyanan bir yeryüzünü,
Yani Güneşle tebessüm eden
kızıl bir sabahın özlemini çekiyor
Ruhumu karabasan gibi saran karanlık çıkmazlar.
Oysa ne güneş doğuyor,
ne de ay dolunay oluyordu bu çıkmazlarda,
tıpkı pusulasını kaybeden bir geminin kaptanı gibi
şaşkın ve umutsuz bir şekilde kendime gömülmüşüm.
bir fırtına mı alır beni
kendi alaborasına, gömerken kendimi
yoksa teselli için
kurduğum sözcükler mi alır beni bilemiyorum.
çünkü kurduğum her sözcük
bir kıymık oluyor nedense sonradan,
karanlık bir düş gibi
kemiriyor ruhumu durmadan.
Ruhum daha ne kadar dayanır buna bilmiyorum
Bilmediğim bir çok şey gibi.
Bilmediğim bir şafak gibi
Bilmediğim bir aşk gibi
Gibiler öyle çok ki
İçin de umutlarımız ve bahar gibi tebessüm etmeyi bekleyen
bir ruhun özlemi var.
Şimdi bu ruhun özlemi ile yanıp tutuşurken
içimde yanık bir vaveyla patlıyor
Keşke diyorum büyük bir özlemle diyorum
Şu karanlık ay, dolunay olsa ne olacak.....
Diyarbakır/aralık 2013