0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1031
Okunma
Zakkumun balı karışıyor güzele
iliğindeki en iri yağmur tanesi
yağsa ardıç kokulu ezgiler düşürüyor bu seviş
uçurumların birleştiği yerde
ne varsa eskiler de var
yırtık biletlerde diz altı anıları
temizliyor sokaklar âmâlığını
barış güvercinleri üstü başına bu kentin
bir Yakub Yusuf’unu arıyor delice
düşürmek böylece içine gurbeti
gurbet, yavrum gurbet gelinliğin kana bulanması
çömleğin içinde koca Anadolu
yedirir mi hiç sevincini elin gavuruna
açık havalardan beri bu nezle
biraz da memleket tütünü
öyle serin ki göğsümün titrekliği
anadilinden kovulmuş kahveler öğütüyor
aşklar yıkıyor kelimelerden
anlamayacağını bilip anıyor edebini
şiirler sökülüyor eski kurganlarından
bir bardak çaya sevdalı ermişlerin
şarkıların içi boşaltılmış, türküler reflü
nasıl desem olmuyor
dolmuyor bu eski renksiz öyküler etüdü
acısını patlatınca papatya
sevdiğini söyletiyor masum çocuklara
sakızına iddiaya giriyor geç kalanları
sonra tüm el yazılarımı yakıyorum
kelimelerin de kaderinde var cehennem
ateş aklım olunca, küle dönüyor ruh yaşları
5.0
100% (5)