Çaldıran Savaşı, 23 Ağustos 1514 de bugünün İran coğrafyasında bulunan Maku Şehrinin Çaldıran Ovasında, Safevi Hükümdarı Şah İsmail ile Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim arasında meydana gelmiş, savaş Osmanlı Devletinin zaferiyle sonuçlanmıştır.

Çaldıran Savaşının temel nedeni olan Mezhep ayrılığı ve bu ayrılığın körüklediği siyasi mücadeleler neticesinde iki büyük Türk Devleti karşı karşıya gelmiş, 16. Yüzyıl Türk Tarihinin en önemli vakalarından biri olarak Çaldıran Savaşı yaşanmıştır. Selçuklu Döneminde topyekûn bir göç ile Anadolu’ya yerleşen İlk Türk Toplumları, hem kültürel hem de mezhepsel olarak ortak bir sosyal doku oluşturmaktaydılar. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde Anadolu’yu Türkleştiren bu ilk kol Sünni iken Büyük Selçuklu Devletinin yıkılması ve Orta Doğu’da yükselen Bâtınilik hareketinin etkisiyle Şia Mezhebinin etkisi altında kalarak farklı bir inanış benimseyen toplumların Büyük Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra Anadolu’ya göç etmeleri önemli bir sosyal sorunun ortaya çıkmasına neden olmuştu.

Anadolu Selçuklu Devleti döneminde kalabalık kitleler halinde Anadolu’ya yerleşen Türk Toplumları ile Büyük Selçuklu Devletinin son dönemlerinde ortaya çıkan Bâtınilik hareketinin ve Şia mezhebinin tesiri altına girmiş olan Türk Toplumları arasında benimsedikleri mezhepsel inanç farkları sebebiyle toplumsal çatışmalar meydana gelmişti. Anadolu’ya ilk gelen Türk Toplulukları Anadolu içlerine yerleştikten ve buraları yurt edindikten 50 ila 100 yıl kadar sonra gelen Türk Toplumlarını kabul etmeyerek hem mezhep ayrılığı hem de arsa, arazi ve mera sorunları nedeniyle çatışır duruma gelmişlerdi.

Anadolu Selçuklu Devleti döneminde başlayan bu mezhep ayrılığı ilerleyen dönemlerde de büyük bir sorun haline gelerek pek çok isyana ve mücadeleye sahne olmuştu. Söz konusu sorunlar Osmanlı Devleti döneminde de devam etti. 16. Yüzyıla gelindiğinde hâkimiyet alanını genişleten Osmanlı Devleti, Bâtınilik akımından etkilenen bu kitleleri bünyesinde barındırmaya devam ediyor ve ortaya çıkarttıkları ayaklanma ve huzursuzluklarla mücadele ediyordu. Bu sorunlar devletin idare ve otoritesini etkileyerek bir iç mesele olduğu gibi Bâtıni İnancı benimseyen komşu devletlere karşı da önemli bir zafiyet teşkil ediyordu.

Şah İsmail, tıpkı Anadolu Batınileri (Alevileri) gibi Şia Mezhebi ve Batınilik hareketlerinden etkilenmiş olan bir Türk Hükümdarıydı. Azeri kökenli bir Türk olan Şah İsmail, İran’da hüküm sürmekte olan Akkoyunlular devletini yıkarak hâkimiyet alanını genişletip güçlenmiş, Osmanlı Devleti için bir tehdit unsuru haline gelmişti. Zira Şah İsmail’in kurduğu Safevi Devleti, mezhep ayrılığı hasebiyle Osmanlı Devletine karşı düşmanca hareket etmekte, Osmanlı’ya tabi olan Türk Boyları üzerinde baskı kurarak önemli bir tehdit oluşturmaktaydı. Bu çekişme, Çaldıran Savaşı’nın gerçekleşmesine sebep olan tüm etkenlerin kaynağı olmuştur.

zira tarih tekerrürden ibarettir...

ilk önce şunu bir kavralayalım...müslümanlıkta zorlama var mı? yok mu ?

ermeni, kürt türk alevi, yahudi hristiyan.... mezhep ırk ne olursa olsun bizim dinimizde zorlama yok...

bence yanlış olan insanların dini seçimleri sebebiyle katledilmesi....

kardeşçe yaşamayı eskiden de bilmiyorduk hala öğrenemedik...

bu dünyada hala bir yerlerde bombalar atılıyor çoluk çocuk genç yaşlı demeden insanlar katlediliyorsa hala yanlış giden bir şeyler var demektir!

ve müslüman bir devletin tüm bu olanlara sessiz kalması da ayrı bir tartışma konusu...

kutluyorum....

ne diyeyim türkü türke kırdırdılar...

hala da kırdırıyorlar...

kanaatimce türklüğü kürtlüğü aleviliği müslümanlığı vs vs bir kenara bırakıp önce insan olabilseydik hiç bir savaş olmazdı...

saygılar yüreğinize...





ŞİİRLERİN ŞAİRİ tarafından 12/11/2013 12:49:52 PM zamanında düzenlenmiştir.

Kutluyorum kardeşim Türklük aşkıyla yanan yüreğini ,bu konuda seninle aynı düşüncedeyim.
Hatta bu konuda ilk defa burada açıklayacağım bir gerçeğe dikkatini çekmek istiyorum.Yavuz Sultan Selim.safavi devletini yıktıktan sonra doğu ve güneydoğuAnadolu bölğemizde bulunan Türkmen beyliği olan dulkadiroğlu beyliğinide ortadan kaldırarak.
Türmenlerin Eğemenlik alanları olan güneydoğuanadolu bölğemizdeni sorumlu sünni bir Kürt beyi olan Bedirhanbey adında bir kişiyi getirir.
Yıl 1515 o yıllarda kürtler sadece kuzey ırakta yaşamaktalar.bu bedirhanbey denilen adam Yavuzdan almış olduğu icazetle ne kadar doğuanadolu ve güneydoğuanadolu bölğemizde bulunan Türkmen alevileri varsağı hepsini kılıçtan geçirir.
Kaçıp kurtulanlar dağlarda yaşamaya başlar.
Kurtulamayanlar kılıçtan geçirilir ve onlardan boşalan yerleşim alanlarına kuzeyıraktan kürtler aşiretler halinde gelip yerleşmeye Türkmenlerden kalan ganimetlere sahip oolmayacak başlarlar.
Kılıçtan kurtulanlar kürtlerin baskılarıyla asimile olmak mecburiyetinde kalırlar.yani kürtleşirler.bunlardan bir kaç isimleri şunlardır, Akkoyunlular aşiretleri,Karakoyunlular aşiretleri,Karakeçililer vs vs gibi bu gün kürt diye bilinen bu aşiretler öz ve öz Türkmenlerdir.
Velhasılı kelam kürtlerin bedirhanbey öncülüğünde yapmış olduğu katliamı Yavuz işitince teftiş ettirir.durum içler acısı.bedirhanbeyi görevinden azletmek ister.
Fakat bedirhanbey artık beyliğe alışmış,nufusunu genişletmiş.Yavuza şöyle der; sen osmanlının sultanıysan bende kürtistanın der.
Yavuz askerî müdahaleyle kendi atadığı memurunu zoraki aşağı indirir.
1.si o güne kadar ilk defa geniş yetkilerle donatılmış bir kürt bey olarak tarihte yerini alır.2.si ilk defa tarihte kürtistan lâfı telâffuz edilmiş olur.3.sü safavi devletiyle osmanlının arasına tampon bir bölğe olsun, safevi devletinde gelecek şiar akımlarını engellesin diye yavuzun yerleştirdiği kürtler kuzeyıraktan bugün memleketimizin işğal etmedikleri hiç bir köyüünlü bırakmamıştır.bir Türk iş yapmak veya iş aramak maksadıyla hakkariye şırnaka gittiğini düşünün kaç gün orada barınabilir veya yaşıyabilir.
Esas mevzumuza dönelim.yavuz bizzat doğu ve güneydoğuda ayakta kalmaya çalışkan Türkmenlerin halini görünce içi sızlar.nasıl bir yanlış yaptığının farkına varır.ve kendini Türkmenlere affettirmek için onların köylerine çeşmeler yaptırır.üzerine şöyle yazdırır.
Kürde fırsat verme Ya Rab, dehre sultan olmasın.
Ayağını çarık sıksın asla ıflah olmasın.
Ol çeşmeden gâvur içsin Rum içsin ama kürte nasip olmasın... diye beyitler yazdırır.fakat at'ı alan üsküdarı çoktan geçmiş,gelip anadoluya yerleşen kürtler etkinliğini her geçen gün artırarak işğallerini devam ettirir.
Bu güne kadar pkk'nın doğrudan katlettiği ve yaktığı insanlar için, medyada sıkça tekrarlanan bir kelime var.bunlar nasıl bir kürt özğürlük savaşçısı kürtleride öldürüyor diye yazıyorlardı.işte o kürt diye östünü örtmeye çalıştıkları insanlar bedirhanın asimile ettiği insanlar.yani sonradan kürt'leştirilen Türkmenlerdir.kürtistan kurulmadan önce doğuyu saf kürt yapma katliamı.
Neyse daha bu mesele çok uzun hakkınızı Helal edin hoşça kalın.A.E.O.



Derebey tarafından 12/11/2013 11:17:59 PM zamanında düzenlenmiştir.