40
Yorum
71
Beğeni
0,0
Puan
2864
Okunma


Yokluğunun ilk günü hüsran ile gözyaşı
Ertesi günü sitem ve ardından kırgınlık
Üçüncü gün bağrıma bastığım kara taşı
Unutamam, zihnimi sarmadıkça durgunluk
Çünkü ıramak için verdiğin o savaşı
Hissetmiştim, kaçmaya yeltenen pür telaşı.
Arzeyleyip halini idrakimi beklerken
En asil sözcüklerle nabza şerbet durumu
İnsana itimadım genellikle teklerken
Tümden yitirdiğimde bulunduğum konumu
Anlatsam anlatamam kalbi gam tetiklerken
Eski yalnızlığıma yenisini eklerken.
Zaten beni bilirsin anlatmaya ne hacet
Çarçabuk dağılsam da kolay toparlanırım
Ben de seni öğrendim geç de olsa nihayet
Varlığım zulümmüş hep, deyip efkârlanırım
Onca zaman nerdeydi yakındığın şikâyet
Birden infilak etti koruduğun metanet.
Çağırsan da gelemem bundan sonra yanına
Kaç kez kırılır insan artık ben de pes ettim
Durup durup, uzletin girmesin hiç kanına
Ben, bendeki sevgiyi bugün kaldırıp attım
Zeval gelsin istemem sükûtun aksanına
Ki namerdim uğrarsam kıymetli mekânına
Hem köprünün altından ne sular aktı bilsen
Kim bilir durulur mu vakit epeyce bir geç
Görürsün, lutfedip de aşağıya eğilsen
Hem farzet ki unuttum sen de gülümse ve geç
Uğraşmaya değmez ki gönüllü de değilsen
Mademki arzun buymuş, açsın yüzünde gülşen….
30 Kasım 2013 / NÜS