13
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
2332
Okunma

böyle bir yürek görülmemiştir.........
ben ön yargıyla kuşanmış
eli kolu bağlı bir aşkla değil
devrimin gözlerinden topladığım direnç çiçeğinin
o eli kolu salkım söğüt aşkıyla seviyorum.......................................
ki daha biraz önce
acıyla sulanmış bir haziran geçiyordu ölümsüzler şehrinden
nazım ustanın ceviz ağacından bir tutam seni aldım sevgili
polisin göremediği
ve kimselerin başını çevirip bakmadığı bir anda
yaprakların tiril tiril dudaklarından öptüm seni
ve sonra tahta taburelere tünemiş yorgun sesler ağırladı beni
birinin cebinde zulaladığı çocuklar dolaşıyordu mavi bir düşün vadisinde
bir başkası koynuna doldurduğu bulutlarla nisan yağmuru döküyordu çiçeklere
birbirinden bağımsız sesler
ve çok farklı lisanlar dolayarak dillerine
hiç kuşkulanmadan sohbet ediyorlardı
w harfinde q harfinde a harfinde
yani bölücü krallar değil
mağrur halklar konaklıyordu
herkesin olan gökyüzünün yedi renginde...................
anlasana sevgili
her/bir yanı taş duvar olan bozkır gördün mü hiç
yada başı dik olmayan bir aşkın büyüdüğüne görgü tanıklığı ettin/mi
sual et
dünyada kaç ölüm haç yaşam kaç ömür toplu zulümlere başkaldırdı diye
sadece önünde sınırlanmış bir hayatın gözlerinde arınma sevgili
elini uzat göğe
ve kocaman bir pencere aç yüreğinin ufuklarına
görebildiğin kadar acı
göremediğin kadar aşk
hissettiğin kadar hürriyet
ve anlayamadığın kadar güzel gözler karşılayacak seni
bu karmaşık desenli yolculuk
saçlarında açan yıldızları doğurur belki
ve ağar olan her vaziyette
kavradığın tüm şarkılar
notalar arası düşler bağışlar sana.....................
nasılda güneşte belli oluyor
üzümlerin üzerinde parlayan tozlu zaman
biraz çaprazda yağmurdan sonra çoğalmış yeşiller konuşuyor
ırmağın yüzünde daireler çizen balıkta toplanmış tüm günaydınlar
en sona resimlenmiş haliyle demir atmış olimpos gözlü bir dağ
algılamak istediğim kadar irdeliyorum hayatı
irdelediğim kadar öğreniyorum sevgili
öğrendiklerimle bir akıl defteri yazıyorum
kuşların kanatlarındaki çizgilere
ve biliyorum/ki
kuşlarla beraber tüm bildiklerim
ulaşıyor bilmeyenlere......................................
sen son bir keman sesi istersin güzün telgraf tellerinden
ben bir destan toplarım ağrı dağının hiç görülmemiş yerinden
kavradıkça kavrarız doğruyla yanlışın tüm dengelerini
sislenen gözlerde olacak muhakkak
yada hilal ay gibi gülümsemelerde konaklayacak
biz gözümüzün gördüğü
elimizin değdiği
ve hissettiğimiz kadar hissettiğimiz bir anda soluk alalım birazda
sonu bir tufanın dirilmesi olsa/da sevgili son bir kez daha..................
ayrı dallar hep ayrı kalmaz bizim ağacımızda sevgili..........
(tiril tiril,polis,ceviz ağacı NAZIM HİKMET’in ceviz ağacı eserinden alıntıdır...
5.0
100% (26)