6
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
2433
Okunma

aykırı hayaller gözümün önünden geçiyor senin vagonlarında....
üşüyor/musun
paçalarının kıvrıldığı deniz kenarı soğuktur
ve gözlerinin devrildiği uzaklar
içine tortulu yalnızlığı apaçık bir aşkla demirler biliyorsun........
irin acılar mor salkımlı bir rüzgarla dokunur belki göğsüne
oradan kavradıkça ruhundaki karmaşık suskunluğu
hiç hesap etmeden vurur seni bir akşam üstü bitiminde
yere doğru bakar anlamsız bakışlarındaki kemirgenlik
doğru dürüst dokunamadan yağmurun ellerine
ve daha içine çekmeden astım krizi bulutları
düşersin hiç adımlar atmadığın kaldırımın yalın sesine
oradan aralanır belki gülümseyişin ilk esir düştüğü zaman
ve sular yanar buruk bir turna göçünde
akvaryumlar sayıklar mavi köpüklü balık hafızalı geceleri
ilk nerede bir ekmeğin buğusuna aşık oldum dersin
ve buğulu bir pencere camında umutsuz şiirler çizersin.........
hala üşüyor/musun
yalın ayak resitalin tamda yırtık özleminde dolaşıyor yapmacık palyaço
sen bakarsan eksik kalmış girintisiz kavşakların mahur yorgunluğuna
hiç peşinsiz dalarsın yitik bir hayatın silik akıntısına
gözlerine veremediğim bahtı kırık bir sevdayı
bir anda çıldırasıya ateşledim tütün ucu yanığında
özlemin yüreği hasat vakti bir dağ başı
gir içeri bak bağırıyor karnımdaki çocuk ağlaması
bir sual koy omzumun en keskin nöbetine
cevapsız bir anıyı sakla aynı göğün ikliminde yüzen gemilere
dışarının sahtekar yüzüne bakmadan
kıvrılarak seril ay ışından satın aldığım yakamoza..............
üşüyorsun farkındayım
kollarını kavuşturuyorsun eğik bir çam ağacı gölgesine
kolay olmayan anlamsızlıklar kırıyor dalları küsüyor/sun
yalın ayak duruşuna dökülüyor kozalaklar
yeşil iğneler saplanıyor kurduğun her çocuk düşüne
yanaklarına yedirdiğin yağmurlar ondan
ve kınamadan mağlubiyetleri
sımsıkı sarılmaya devam ediyorsun çam ağacındaki gölgenin tozlu sesine...
artık üşüme
yarım ekvator sıcağı çalıyor çanların birinde
inan boynum bükük avazım acılar içinde geliyorum sana
elim ayağım direncin kaypak terazisinden dökülüyor bilesin
ak saçlı bir boşluğun adamıyım ben
esir zamanlar büyüttüm eşiği savaş alanı yarına
ne olur kıyaslama beni yemin ile bozduğun cümlelerle
bağışlarsan kendini bir gün doğumu kırsal bütünde
o zaman benim küllerimi sürersin dini bir hayata
sarkaçlar çoktan yol alır bakarsın buzul çağına
caddelerde renkli merasimler sağılır kadınların ellerine
insanlar umudun yel değirmenlerinde söker solumayı
bir kaç anı bir fotoğrafla kalabalığın en masum yerinde buluruz bizi
bil/ki susarak dokunmak kadar güzel olur her/şey
mevsim başı vazolara açılan çiçekler gülümser
vakit bir hayli geç/de olsa
gözlerinin o yıkıntılı bir yerinde başlar yeniden aşk............
sessizlik içinde büyüyorsun...........
5.0
100% (22)