" boynunun kokusunda asılı kaldım;
yüz çevirme benden..."
Çözülünce bağı dilin
Değişiyor yörüngesi yorgun başımın
Kuduruyor ağrılar, sızılar
Kalmıyor saklı gizli tende
Günahsa günah, ayıpsa ayıp
Benliğim,
şeytanın içinde kayıp...
Kıvrılıyor bir dün daha koynunda
gecenin
Dalıyor
ölümden ağır
uykusuna
Alacalar içinde başlarken yeni günün telaşı
Sıyırıp atıyor deniz öfkesini üstünden
Bir martı hüznü çöküyor omzuma...
Sonrası ziyan, ucu bucağı yokluk
Bir şarapnel göğsüme, gitmelerin çığlığı
Yadigar bırakarak gamzemdeki yaşları
Bin cinayet şimdi ardına bakmayışın
Hey deli yangın, koca uğultu hey!
Nasıl unutulur ki
Genzime mıh çakışın!
Yakamozlar soluyor hüznümün yangınını
Asırlık çınarların gölgesi yetmez bana
Varsın anlatsın
çocuklar bu
zamansız bozgunu
Enkazımın başında dilek tutsun aşıklar
Eldir artık öylece ardından bakan elim
Yarınsızım, dönemem
aşkımın mihrabına
Bir kırık bozlaktır yeri yurdu dilimin...
Dünden sonraydı hep;
Sonrası da olmadı
Tek hücreli yalnızlık adım..
Coğrafyam;
Dünyanın yüküne kanayan ellerim
Ve senin dinmeyen
özleminden ibaret..
Yok saymaksa eni konu maharet!
Kabil midir sırtlanmak bunca acıyı
Sınırları olmayan koca bir
dünyada
Sökül artık içimden ey yar
Seslen artık vicdanına;
Beklerim ruhuma bir fatiha!
Özlem Tarhan Yağcıoğlu
Yedi
Kasım....