0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
2711
Okunma

rus ruleti
düşüne yattım sözüne uyandım saat gecenin üçü sokaklar ıslak
korkuyorum zebani ve zemheri bir keder/yağmurca gelip gözlerine dokunacak
oysa hikayemi emanetçi bir dosta mirastır diye öylece bırakmıştım
kaç vapur kaç iskele sensiz ve tensiz uluorta sırılsıklam bir yalnızlıktım
ben ben olalı her aşka bir gurbet her şiire biraz sıla kalmıştım
ve ben her yolculuğa nedense hep ama hep bir başıma çıkmıştım
ellerinin teri gövdeme kurşun / şiirleri bırak / biraz halinden bahset
nereden çakıldı ve nasıl yazıldı bu sırdan da beter/bu kahrolası rivayet
gölgem telsiz uykusu adım kayıp görüntüm ihbara müsait
ve ne yaptıysak kadim dosttan öte şimdi herşey karunun hazinesine ait
bir serüvendik ölüme hazır belaya nazır sevdaya kahır
saat gecenin üçü ay ışığı ve rüzgar sesime değer ellerimi kanatır…
düşüne yattım sözüne uyandım saat gecenin üçü sokaklar ıslak
beladır şimdi sensizlik hangi kahvede bir demli çay için duraklasak
bu minareler bu ezanlar kimi yeni baştan yaratacak/yani seni beni ağlatacak
ve hangi şehir beni ölüme seni bana yeniden bağışlayacak
ve hangi ishak bıçağı eline alıp bu tarihi yeni baştan yazacak
kumarbaz sevişmelerin orgazmı geri tepen bir tüfektir aşkta
ve aşk oyunları bilmez/kız prenses/erkek prens/bir de maça papazı olsa da
aşkın iksiri ne destandır ne de yazılmış bir şiir ya da bir roman
o kendisini yaşar yazılmasın diye kendini kendi halince soluyan
saat gecenin üçü ay ışığı ve rüzgar sesime değer gözlerimi kanatır
yüreğim bana sataşır bu demler de kediler bile oturup köpeklerle ağlaşır
uzaklarda bir ev basılır azrailciler gelir her yer köşe bucak taranır…
saat gecenin üçü işte türbeler sessiz / ağaçlar mevsim inkarı
dolandım ısırgan otu giymiş anıları ve mezarlıkları
ışıkları paslı sokaklar berduş bir karanlık üstüme yaslanıyor
ayazın feri felaket yüzüme ve adımlarıma abanıyor
yağmalanmadık yazım kırılmadık sazım kalmamış
sesim ağzımın içinde hükümlü sensiz söz mü yaşanırmış
ömrümün hazanları serilmiş önümde sarı yüzlü bir barikat
ilk mermiyi alnımın ortasına şimdi hangi acı gelip sıkacak
sönük lambaların enkazına devrilmiş gövdem/bir sen ışığını söndürme
gemiler varsın dinlensin/varsın/sen gel de beni bana sürgün etme
yakılmış bir geçmişim islerim savrulmuş hoyrat bir poyrazda…
yakılmış bir geçmişim islerim savrulmuş hoyrat bir poyrazda
delik deşik kentler yorgunu bir şair kadar suskunum
sabahları bir forsanın küreğinde sızan koyu bir uykusuzluğum
şimdi bu tenhalığı bir de sen gelip / bir de sen ama üstüme devirme
kuşlar gitsin mektup gitsin iklim dönsün sen gitme
bırak gözyaşların içime damlasın fırtınaların gelip beni vursun
karanlık bir hüznün var çekinmeden gelip beni o bulsun
damarımda dolanan kan değil gülüşünün o ılık seheri
bense yokluğuna deli hicranım desen eşkiya bir serseri
sönük lambaların enkazına devrilmiş gövdem/bir sen ışığını söndürme
beni sensizliğe koyup/seni bensizlikle yoğurup yoğurup gitme
kuşlar gitsin mektup gitsin iklim dönsün
sen gitme...
Mert Metin
5.0
100% (8)