8
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
1719
Okunma

sendeki bir cümleye takılıp düştü gözlerim....
senfoni özet.....
bir akvaryumun içinde açılır geçmiş zaman cümleleri
mavi suyun sürgünlerinden bir avuç umut akar dramatik hayata
son bir kez sabahlar balık uykusunda aşk
ve yığılarak kalın camın kaygan boşluğunda yitirir hayali sevgiliyi.............
senfoni başlangıç.....
sen hangi ara yaşabildin yalnızlığını
onca kalabalıklar yağarken irkilmiş bakışlarına
hangi ara görebildin kendinde beklemeye yeminli sabrı
baş aşağı şiirler gecelere bölünüyor anlaman için beni
her harf ayrı bir çocukluk taşıyor ruhuma
kasılmış pişmanlıklar takılıyor yorgun cümle kıyılarına
ve sen hangi pencereden bakıyorsun
aklımın dar basamaklarında çıkmaya çalışan aşka...........
sen hangi yolculuğu tasarlıyorsun mavi düşlerdeki kentte
arkana saklanmış ruhundan kaçarken nasıl susuyorsun
ben bir ağaç kökünden toprağa sızıyorum
sen aklı gökyüzünde dolaşan enteresan pişmanlıklar kurguluyor/sun...
ve dahası sıkılıyor sevda gel git aklından
boynuna doladığın gece rengi fulardan daha siyahsın
dudaklarında u dönüşlü ruj kalıntısı
ve bileklerinde ters istikamete bakan saatle delirmiş bir kaçaksın.......
yitirme diyorum sol yanındaki hayali kuşları
bakarsan tasarlanmış öykülerin birer isimsiz ülkeleriyiz
dağlarımızda yaban dargınlıklar açar
mevsimlerimiz hep boşluğa düşen aşklar gibi
şehirlerde sıradan korkak gölgelerle
yollarında boş tabeladan görünen istikametsiz yalnızlıklar var....
senfoni susarak özlem
duvara giydirilen yosun yeşili
gökyüzüne serilen mavi
gözlerindeki toprak rengi
tenindeki buğday havarisi
saçlarındaki karmaşık şarkılı ton
kokunda gül sentezi
ve buğulu camların ardında kelimesiz hasretlere durmadan yenilmem......
sen düşleyen vakitlerde hazırlıksız özler/misin beni
bir bardak çayın şekersiz yerine saklar/mısın hayatı
baharlar çatırdarken erik ağacı çiçeklerinde
kocaman bir yağmurla sarılır/mısın düşlerime
yine bir baygın dolunay saplanır belki kenarı ışıklı cümlelere
şiirler sapır sapır dökülür yakamoz niyetine denizin göğüs kafesine
görgü tanıkları anlatır bayram yerindeki çocukların pamuk şekerli yüzlerini
at arabası geçerken toprak yolun çakıllı geçmişinden
yaşlıca kadınlar iplerden kuklalar oynatır hasır altı umutlara
türküler ezberlenir her lisanın kardeşçe dillerinde
her renkten her mezhepten dargınlıklar barışır leyleklerin geri dönüşlerinde
geçmiş yenilir bugün güzel bir orman yarın yemyeşil bir aşk olur
ve sen yanağına konan kelebeğin renklerinde özlersin beni.........
senfoni bitiş.......
kül sahnede tek kişilik bir oyunun dağınık sesi
gri aşklar üzerine yazılı ezberin dışında ağlatıyor kelimeleri
sen seyirci salonda
gözlerin külün dağınık haline dalıyor biran
küçüldükçe küçülen aşkın nabzını yakalıyor yeniden kirpiklerin
arkana yaslandığın koltuktan kalkıyor bedenin
ruhun ağlıyor
düşlerin bin/bir parça dağınık
çıkıyorsun kapıdan
sokağın karşısındaki karanlıkta gölgesiyle ben bekliyorum seni
göğsümde çapraz fişek anılar
yanımda bir sığınak dolusu sadakat
ve üstüm başım belalı aşkla açıyorum sürgülü hayatı
aramızda tek engel caddenin kırık dökük acıları
bir adım yaşam bir adım yürek atışında
sığınıyoruz bütün bir roman sayfasına
ve doğrusunu kavradıkça hayatın
aşkla büyüyor ıhlamur kokulu düşler........
farkında olmadan yaşanır bazen aşk,bazende irkilerek büyür aşk....
5.0
100% (21)