18
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
3840
Okunma


“nedir bu gözlerimize çöken al kanlar
-yoksa bizi gördükçe aynalar mı kanıyor -“
“
aslında biz hep kimsesizlikten hüküm giymişiz usta
tahliyemiz ise hep ertelenmiş bahar akşamlarına kalmış
bak bu mandalina kokuları eskisi gibi keskin değil
bak eskisi gibi değil bu insana kurşun sıkan gölgeler
bundan gayrı kim duysa tanır bizi küfrümüzden
çün rivayete yazılmazmış intikam yarası hikayeler
çün olmayan bir öznenin yüklemi olmuşuz cümle aleme
bil ki bundan böyle her kaldırım herkesi taşımaz
bıraktık mevsimi artık şairler biçsin -biz böyle de iyiydik oysa-
bulvarlarda kemancılar vardı ve gitar çalıyordu çocuklar
köylerden yanık türküler duyardık ve neşeli saz sesleri
derken akasya ağaçları küstü once kendi öz toprağına
sonra biz turnalar geçerken seyretmez olduk kendi göğümüzü
be hey yüce dağların koyaklarına düştüğü tenha yollar
be hey buğdaya rahmet diye düşen gencecik yağmur
be hey sen henüz ve daha hiç ezilmemiş son güzel menekşe
be hey ateş böceklerinin ısıttığı kimsesiz orman kuşları
oyy bin yıllık sancıya bin kurşun mu sıkılırmış-acımadan sıktılar
adresimizi soranları ne gördük ne duyduk-duymadık usta-
biz ilk sevgilimizin gülüşünü hep eski yazlarda unuttuk
meğer hüküm yalnızlıkmış bizim gibi fakirlere biçilen
kan ve ter içilen fabrikalarda kendi ciğerlerimize katran olduk aktık
bak yine büyüyor ekinler ve bak yine serpiliyor turunç
bak bu lif lif ayıkladıkları bizim öz be öz fakir hayatımız
varsın sürgünlere eşlenip dursun bu hazin ve kırık yazgımız
özgürlük için çoban ateşleri yine yanacaktır kıyı boylarında
yine sevinçli şarkılar söyleyecektir seferden dönen gemiciler
biz hiç o şarkı söyleyenlerin içinde yokuz –zaten hiç yoktuk usta-
durmadan homurtularla devamlı ölüler sırtlanıyor sokaklarda
biz değildik yavuklusuna sevinçli bir telaş içinde koşan gençler
bize yakışan avlu ve köprülerde bir sokak iti gibi vurulmaktı belki
keşke çok okşanmaktan parçalanmış bir karanfil gibi ölseydik
güya lodosla savrulan badem çiçeklerini kovalayacaktık daha
belki sevişirken gözleri iki çilek olan kızlarla yatacaktık
artık varsın kendi damarına zehir olup aksın bu yakarış
çün ölüm yoksul bir melek duasıdır penceremize vuran
çün o ölüm ki acıyla omuz omuza yüklenip kapımızı kıran
şimdi tüm eşiklerde geçitlerde sokaklarda ve bozkırlarda
artık malumdur eşkalimiz muntazaman fişlenmiş ve uluorta
gayri sicilimiz faili meçhule hazırmış-bundan şeref duyarız usta-
yani onlar geldiler ve bu mezarları bizim için kazdılar anladık
defnedecekleri özgürlüğümüzün şerefli gömülüşü olacakmış
geldiler ve zaten derin yaralarla dolu çilekeş kadınlarımızı ağlattılar
o ezelden beri taşıdıkları büyük hırs ve büyük kinleriyle geldiler
birbirlerine bakmaktan korkan yılık ve çakal yüzleriyle
mutluluklarını kıskanıp durdurdular fakir çocukların oyunlarını
Anadolu’nun bozlaklarını okyanus ötesinden trompet çalarak bozdular
bunlar kendi alacakları intikama epey inanarak geldiler
ama intikamın bir sonraki öfkesini bize bırakarak
-yeminle, bak işte bu çok daha korkunç usta-
Mert Metin
5.0
100% (31)