5
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
2196
Okunma

(her serüven bir yerde biter...ve her maceracı hep öyküsünden yaralıdır...temiz bir silah kadardır nefesi...ve dar günlerimin yürekli savcısı...istihbaratsız işlerin misafir kapısı...ve ’’amad amma’’diye merhaba diyen...ve sen...ezanlar var şimdi...gitmeliyim...)
sığ günlerin telaşı olurdu
herkes kadar yalandım ömrüme
söylenecek sözler çoktan yenilmişti
yalnızlığıma yıllarca yattım içerde...
gazelden kül’e dönerken mevsimler
dökülen şaraplarda aşk’sız kaldım
solan resimlerde anılar sitemsizken
ben her söze kırık bir sazdım...
ölmeliydim dedim kendime / ölmeliydim
ezan sesinde kurşun yağmur uyandım
serçeler ne bilsin namlu sesini
işte o günden beri acil bir dosyaydım...
ülke sınır geçtim bahçem kadar dardı
ayazlar yok yere alnıma haritalar yazdı
oysa ne çok sevmiştim sokağınızı
ki pencerem bir nefes kapınız kadardı...
sırlara sus olup pus uyanmaktı belki hayat
herkes kadar saklımda düşler yaşadım
bültenlerin hiç okunmayan sayfalarında
şiirler kadar yoluma da mülteci bir inkardım...
üzdüğüm sevdalar oldu hayırsıza çıktı adım
ki her gözyaşına az biraz mintan yürek ıslandım
oysa o yağmurlarda aramıştım kallavi bir sesi
duysam allahıma kendimi aşık sayacaktım...
her sevi mezarlık kadar servilerce büyür
ne kadar yaşamak değil ne an ölmektir söz
patikalarda silinen her iz ışıl bir ırmaktır
derken ay ışığı yakama düştü sen kadar köz...
ömür tutmaz bu ten anılarından yaralı
sekiz yaz oldu artık beni bulacaklar
belki gözlerinde ışımaz ama
sil kirpiklerini bu şiirle beni senden soracaklar...
Mert Metin
5.0
100% (10)