11
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
4006
Okunma


penceresi denize açılan bir sahil kasabası
ne meyhanesi tanıdık ne de sokak taşları
kırılası bu adımlar sahi benim mi
uzaklığın böyle sökerken yıkılası dizlerimi
eski bir yalnızlık değil bu
hani o bildik teneşirden keder değil
yağmurlar mı söndü yıldızlar mı gitti
bunu da sana yazdığım şarkılardan bil...
günler sesime dağılıyor bense sesine
bir çıkmaz kaldım kayıtlı adresime
çok koştum / çok kaçtım meçhul iklimlere
çoban düşü serpilen menekşe seherlere
bıktım nemli duvarlar gibi solumaktan
beş namlu o çarşıda düşmüştü peşime
faillerim mi durdu mermiler mi bitti
o vakit al bu sözümü avuçlarından sil işte...
hiçbir kemancı hiçbir şiir dindirmiyor ağzımı
kendi ömrümü çalacak bir hırsızım yok
gözlerimi çekip alacak bir eskici
üstelik yüzümde turna göçleri de tükendi
gölgemi kayalara vuruyorsam martılara ne
sevmişsem anasını avradını kaldırımların
çöpçülerin de benle bir hesabı yok ise
peki bunca çoraklık hangi çiçek büyüsün diye...
devrilen trenler gibi geçiyor kentler
her durak sanki yokluğuna ayarlı
hiçbir mekan barındırmıyor benle beni
zaman desen zembereği kopuk körpe bir ezgi
gök bile anlatmıyor yüzüme gözlerini
bağışla sevdiğim / saçlarına değen rüzgar adına
ağaçlar mı soldu toprak mı
savrulmuş yapraklar gibi kaldım / hoş gör sevgili...
böyle söyleyip öyle koşuyorum gel git kendime
kaç kapı unuttum kaç cadde
olmazı yok artık
vursunlar beni de bir geçitte
ıslah olmam iflah etmez yol’um
o sağanaklarda kaç mezar kaldım
ıslak bir mintandır döşüm
kaç serviyi kendi ellerimle gömdüm...
eski bir yalnızlık değil bu
hani o bildik hederden de hüzün değil
gözleri efsun ırmakların suskun kandil ışığı
elleri alnıma çarpan tavlı bıçak şakırtısı
ayak bilekleri suya inen ceylan kaçağı
burası / penceresi denize açılan bir sahil kasabası
ne meyhanesi tanıdık ne de sokak lambası
sensizlik cehennem yarası...
5.0
100% (25)