14
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
3265
Okunma


hangi istasyon gideni çağırmış geri
kampanalar hep bir veda ezgisidir
yüreğine çarpan anıların sesi
çıldırmanın en dehşet serzenişidir
kapanır gökyüzü yüzümüzün üstüne
herkes kendi gölgesine gider
bir ben gidemem kendime bir ben
kül gibi dökülme birsen gözlerimden…
toz duman kaç kasaba söndü ceketimde
üşürdük / sınırları kan kemik ırmaklarda
yıldızlar da olmasa hani
kim gülümserdi o solgun patika adımlara
sonra düş dediğimiz ey ihtiyar topal karınca
kış demez yine çıkardı şaşkın sarhoş yolumuza
bir ben vuramam kendimi bir ben
ellerim mavzer bakışınla böyle sökülmüşken…
artık hiçbir coğrafya kanatmıyor beni
saraylarda çorak toprak oynadığım günden beri
kaldırımlar yürümek için değil yıkılmak adınadır
dişlerimi böyle döktüm bir kuşluk dönemeci
derken söküldü zaman / günlerimiz kiracı
günlüklerimiz desen ucubelerde kayıtlı
bir ben susarım kendime bir ben
hani turnalar gitsin sen kalsan birsen…
okşanmamış her çimen yaylasına küser
dağılmış bir sayfayım okuduğum kitaplara
her inziva tutuşan bir yalnızlık mabedi
olur olmayan ama akan ve akar anılara
uzak ülkeler vardı ekmeğimiz kadar yaban
ateşinde ağzımız harlı bir açlık
şimdi bir ben mülteci kendime bir ben
aşk artık bir vuslat bile etmiyor birsen…
Mert Metin
5.0
100% (25)