2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1090
Okunma
kapı kapandı
sürgüsü gıcırdadı ahşap yapının
divanın ucunda başım
gölgem ve karanlık resim
su içiyorduk ceylanların rüyasında
fındık kokulu sakallarını alnıma örten
ve okuduğu duanın alabildiğine uzun uykusunu
göz kapaklarıma düşüren
mutluluk rehavetim henüz dinmedi
beş yaşından beri kuşlarını büyütüyor çatımızın
zaman çukurunun en altında
rüzgarların biriktirdiği otlara rağmen
kımıldanan ellerini ağaçlara uzatan nazlı gezinmelerin
ve ateşe üfleyen nefesin
sobamızın sağ gözünde ekmektir
inanmıyorsan çık dışarıya
yapraklarımıza değen yağmurlara geçmişimizi hatırlat
iki gözlü demir canavar
karanlığın ortasında ıslak teker sesiyle ilerliyor
arka zulasında babam ve çantası
ve uykumuzda rengarenk makaralar
kitaplardaki şehre memnun bir memur edasıyla gülümsedi
üniformalı bir resimle süsledik nefesimizi
tabancası ve arması
babamızın sıcak sesini duyduk
içimizdeki sabahın kalk borusuyla
o gün bütün ormanların karnında bir sevinç
güzün ılık patikalarını yüreğime kavuşturan
oyuncaklarım oldu bencilce
incir kokulu arabama atlayacaktım
sıkılınca kaçıp gidecektim evime
annem ıslak hayallerinin ertesinde
nemli elbiseleriyle
hasretini dindiriyordu kalbinde
dağlar
beyaz bulutlu dağlar
kapanıvermişti üstüne
derelerin sesi dudağında hıçkırık
ağlıyordu boyne.
5.0
100% (10)