14
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1155
Okunma

Bir bekleyiş sarar akşamı
Tuzaklara varmak gibidir
Kaçamam…
Alırım kederle yüklenmiş dizeleri
Kaleme vurup
Yazamam…
Kaç akşamın ağılı feryadında asılı kalır ümitler
Elime alıp
Dokunamam…
Bir yürek yangınına dökülür cümle âlem kelimeler
İşin içinden çıkıp
Anlayamam…
Öylece kaldırırım.
Akşamın üzerinden sisle ağırlaşmış, buğulu perdeyi…
Dolar içeri karanlığın içindeki avuntulu titreşi
Sızlar içimde kırağı vurmuş bir sızı.
kuytuda kalan yanıma dokunur
Yok edemem.
Gökyüzünde oturur yıldız saçlı baharlar
Uzanırım koynuna çıkarlar ayyuka
Ayışığından yorganı sarınır bedenim
Ateşin korunda gölgelenir giderim.
Bir tenhanın sonunda karşılaşır kendime gelirim
Gölgenin bana bakan suretinde kaybolup
Gider yeminler
Avuntular atlar düşlerimin arasından
Sahnede rol kesen yabancılar
Ben gibi…
Ağlayan, gülen, dans edip, af dileyen
Bir destanın ağıdı, bir yüreğin yangını
Bir düş bozumunun ayaz vuran sabahıydı.
Herkesten artan ve kalansız
Gerçekler yalansız,
Sahtelikler katıksızdı…
Gören gözün görülmeyen çizgisi
Görülmeyenin garip ezgisiydi
Besbelli…
Düş bahçesinde solan yapraklar
Akşamdan kalan baharat kokularını saklar
Yaseminler telaş içinde dallardan atlar.
Sabaha döner gecenin yüzü.
Elinde bir küçük çiğ damlası
Sarar havayı tatlı bir sabah kokusu
Günaydın der hanımeli
Gün yükselirken tepeden…
maide özgüç
5.0
100% (13)