10
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
1725
Okunma

Beyaz bir düş, eskitemez zaman denen aynada kendini
Soğuk ve karanlık
Ezelde çizildi anlık ezberlenen bir satır yazı
Dünler hep yarının vebalini taşır
Aşınmış zoraki bir ayrılık
Nasılda sığar ömür denen güne, deniz gibi bir damla sızı
Yıkanır her gün pas tutmuş yüzü
İç çekişinde ölmedi duvarları parçalanmış yürek
Bir nefes daha al da sızdırma acıları, doldur taşır
Ey vebalim!
Bilmezdim giderken yolların günah kadar omuzlarda ağırlığını
Kuruyan yapraklarında kokusu varmış
Denizler maviyi hep gökyüzünden alır sanırdım
Meğer haziranda da yollar yıkanırmış
Bu yaşta gördüm ya yokluğun da varlığını
Yaşasam bile artık ölmem birdaha
-Sana hiç şiir yazamadım affet beni-
Belki ölmeyi istediğim gün dindi içimin sesi
Görürken ateşten demirlerde dövülmenin dengini
Bastığın yerden alıp sakladığım kuru bir çiçek
Ya da saklayan okyanuslar denizler, gözlerinin rengini
Bilmedim!
Asıl beyazmış ateşin en kor hali
Gecelerde serin esen yapraklarda bir ezgi
Gündüzler yakarken gölgemi..
Ey gecem!
Ne olur bari sen esme bu kadar serin
Düşmanım ol celladım, en büyük korkum
Kirpiklerime kadar dondur beni
Yüreğime asılı kor kor benekler yetmezmiş gibi
Yıldızlarına söyle!
Bakmasınlar bana yukardan öyle
Dik ve derin
Biliyorum sen de benim gibi hep ordasın
Yüreğim yarısı parçalanmış, unutulmuş bir satır şiir gibi
Yokluğun sevenlere ilham olan uçup giden dizeler kadar acı olsa da
Varlığın annemin duası kadar kutsal
Dualarından eksik olmadığımdan eminim
Emin ol son nefesime kadar sende hep duamdasın.
23.09.2013
5.0
100% (41)