8
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1738
Okunma
karanlık gecelerim vardır benim yanıma sokulan
bir de kuytu köşelerim
içime döşediğim hatıralarım
olur çoğu zaman
raylarda dolaşan valizsiz vagonlarım...
ansızın sızılı akşamlar düştüğünde pencereme
hep sadık kalan şarkılar kanatırdı baktığım ayı
apansız kayan yıldızlar kanatırdı zinhar zifiriyi
ağustos bitimi eylül sağnağında kalırdı kirpiklerim...
mevsimsiz sevmelerin yaprak dökümü
d
ü
ş
e
r
di’li geçmiş zamanın gölgesine
karşımda akasyanın suskunluğu çöreklenirdi
çoğu zaman
küstüğüm yastığımda isyan ıslaklığı...
toz tutmuş kopartılmamış takvimim
bükmüş boynunu saat kuleleri
harabe odaların terk edilmişliğindeki sessizlik
paslı menteşeli ahşap kapılarım
avlumda salınan tütün kokulu voltaların
duman duman gezen hayallerim...
içimden geçen gemilerim limansız
cılız bir deniz feneri karasallığımdaki yıldızlarım
ve yalnızlığım tek yoldaşım
ha desem sevişecek sanki benle
belki de bu yüzden sevdim kendi gölgemi...
her kararan akşamda odamda dolaşan kokun
salınan perdeleri oynatan rüzgarın
ayağımı yüreğimle bir edip titreten düşlerin
ha desen düşecek sanki dizlerim
ah şu yağmur kokusu sarmasa her eylülde beni
bu kadar çok sevişmeyecektim belkide gölgenle...