2
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
3228
Okunma

Derin bir geçiş olsun yaşananlar..tarihsel olaylarımızdaki sorgulamaları bir yana bırakıp, zamanın durduğu anlarda dans edelim umarsızca..fırtınaların eserken ki hoyratlığı ürkütmesin bizi..hesap etmeyelim ne yandan gelecek diye..ölümü en çok arzulayan yanlarımdı yaşama hakim iç çığılığım..sesime ses/sesime çığlıktın.. gözlerinde sakla istemiştim anlatamadıklarımı ki yüreğime düştüğün yer, düş olmasın diye..düşüşler olmasın yaşamın terazisinde..ölüm yokluğundur, ölüm yüreğinden yoksunluğumdur sevgili..ölüm sensizliğin can çekişidir, ölümsüzlük anıdır ellerimin titrek uzanışı..tut diyen sahipsiz bakışlarım...
(...)
Dünü düşünüyorum,
ve devamında ertesi günü ki
uzak iklimlerin sağanağındaydım
her yağmur damlasıyla
anlar içinde azalıyordu
saçlarına düşen suyun sayısı
kendimi gömerken
kendime gömülürken ben
dünya yüreğime katlanamıyordu
sığınaklar hazırlıyordum
dünün bir öncesi...
dilimdeki kelimeleri
ıslatıyordu dilim
ıslanırken/uslanıyordum
uyku ruhuma dar geliyor
sen kokan yataklara sarılıyordum ki
dudaklarımdan düşen şarkı
sızıp dişlerimin arasından
parmak uçlarına kadar yol alıyordu...
hiçbir ses uğramadı
kulak memenden içeri
dilsiz martılara simit attım
kalabalıklar içinde
yalnız kalma korkusu
yanaştı usulca sol yanıma
burnun kaşındı sonra
gözüm seğirdi
içim titredi ki
içini yerim dediğim düştü aklıma
dudaklarım ıslandı
ikiye böldüm zamanı
ama çarpmadım üçle
bir zeytini emdim
yemeden önce
dişledim,
acımadı dişim lakin doydum
akan nehirlerin/
ırmakların kadar suyuna ki
sonra dolandım
sarmaşık gibi köklerine
ve durdum...
sırılsıklam kökünün içinde
gölgen düştü sonra
ne çok soru sordum
alıp veremediğim sorulardı/
anladım...
avuçladım yüzümü
başımı almadım ellerimin arasına
sakallarımda saklandım birkaç gece
kapatmadım kapıyı
“asla”
hazırdı
ana
her ana
evim
sana hazırdı ki
aç bırakmadım saksıda çiçeğini
hiç tanımadığım kuşları besledim
pencere eşiğimde
parmak uçlarım kadar
ellerim kadar
ellerimden geldiği kadar ki
dünün bir öncesi
yaşayamadığım sabahları
emanet ettim avuçlarına...
derin nefes aldım
ciğerlerime dokundu havan
gıdıklandım
işaret parmağımın tırnağını yedim
gülmedim
tebessüm ettim
bir sigara daha yaktım
ölümü içimde hapis etmek için
ıslık çaldım sonra
hiçbir şey olmamış gibi
içini alarak içime yürüdüm
yürüdüm
yürüdüm
senliğe vardım
esenliğe
sessizliğinde ki
“hissetmek ve yaşamak/
senin parmak uçlarınla dokunmaktı hayata”...
(...)