Işıklarla çevrili bir kule gülümsüyor geceme
Hayat sularıyla yıkanıyor gönlümün isli saçağı
Ruhum çingene mevsimlerini kucaklıyor yorgun
Bir faytonu çekiyor iki yaşlı at, fonda arabesk şarkı.

Dilimin nikotin aromalarından bir şiir düşüyor ekrana
Kulağımda bir ses, sessizliğin düşlerini alabora ediyor
Küllükte tütün sarısı, kaldırımda bir kadının topuk sesi
Ten ahizeye vurgun, rüzgâr savuruyor yeşil elbisesini.

Gece, vebali boynuna geçmiş ılık bir uykunun düşü sanki
Takiptedir aşk, koşup atılsam kollarına, şefkatine sarılsam
Özlediğimiz şeylerden konuşsak, gülsek yaşam tantanasına
Yetim hayallerimizin kentlerinde suskun acılara sarılsak.

Bütün güneşsiz odaların iksir lekeli yaşanası köşelerinde
Binlere bölünür dert, uzun saçlarını özenle örer bir kadın
Panayır düşlerimize güleriz, dört atış bilmem kaç kuruşa
Susarım sen güldükçe, kahkahana binlerce adak adarım.

Mey masada demlenir, gönül kilerinin kapılarını aralarsın
Hıncahınç sana doludur bu yürek, sakileri odaya almazsın
Bir yanardağ gibi alevlidir gözlerin, biçare içime akarsın
Sensizlik ırmaklarından kadehimi doldurur, bağrını açarsın.