2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
632
Okunma
gece yalpalar
adam şarkı söyler
gece yalpalar
içini genişleten mevsimin an durgunluğu
bir kaç metreye boy vermiş güller
bir kaç metre bahçe
bir kaç ağaç
ve söylemesi zordan zehir
ileride bir sensizlik bağlıyor harflerimi
yaz ışıklarının tellere kadar eğildiği
parlak geçitlerde kalabalıklar
kırmızı taşları yalayan zamanı eskitiyorlar
ben gibiler ve ben gülüyorum
serçeler gülüyor
ölüm ve ölümlüler
rüzgar biliyor
taşırken kokularımızı çok eskilerden
küçük bir çocukla konuşuyorum yüzü güleç
ay ışığının bu döneminde
ona mutsuzluklar anlatsam olmaz
ileride bir deniz var dalgalar ve kumlar
şarkılar söyleyecek oluyorum
bahtı kara martılar geçiyor limandan
ağlasam olmaz
tarlalar
bayılmış horozlar ve ötesi
dönemeçli yolların kıyısında kimseler yokmuş gibi
bir sessizlik beliriyor azalmış tepelerde
ışıklar artıkça kavun karpuz ve domates
şalvarı terden ıslanmış ayşeler ve aliler
yüzüm esmerleşinceye dek beni dinlediler
inince sağa sap
solda eskimiş köhne bir daire
sola sap karanlık bitene dek ilerle
denizin kokusu ve güne bakan boynu bükükler
kavuşuncaya dek seni izleyecekler
tarifi doğanın kalbi gibi hızlı atan kalbime
eşlik ederek kovaladım sabahı
her şeyin ertesinden geçtim
tam ibresinden vuruldum korkularımın
hayatla karışıp kayıp olandı
güneşin getirdiği yeni saatler
artık ölme amacını bulmuş bir yorgun gibi
yığılıp yumuşak bir uykuya varabilirdim
öyle de yaptım
uyudum kaldım akşama kadar
ne rüyalar döndü ne de şiirler yazdım
üstüme şehirler gelene kadar.
5.0
100% (6)