DUYUYOR MUSUN ...

damıtılmış ıslak mısralar
yüzüne gri sürmüş uslu durmuş bulut
kehanet için yakılmış zirvedeki meşale
katetrallerin içinde yankılanan ses
duyuyor musun...

manastırındaki suskun rahibenin kurumuş dudakları
rüzgarın tılsımına yelesini teslim etmiş kısrak
ölü çaylardan akan kan kokulu akıntılar
kırılmış kılıçların savaşta bıraktığı yankı
duyuyor musun...

kızıl çam ormanın ortasındaki ıssız karanlık
yüzüne kızıl sürmüş ay
uzak kurt seslerine eşlik eden zifiri gölgeler
kutsal lahitlerin üstüne kazınmış yazılar
duyuyor musun...

ritüel için çizilmiş esrarlı çizgiler
beyaz kanadında tanrının IŞIK(ğ)ını taşıyan melek
özgürlüğü için avuçlardan havalandırılan güvercin
avludaki akasyalar konan masum serçeler
duyuyor musun...

ağzından alevini eksik etmeyen ejderha
puslanıp kusmaya hazır ıslak lavlı yanardağ
kızgın güneşin çürümüş yanık kokulu sıcaklığı
küçük çocukların çimlerde kalan yalın ayak izleri
duyuyor musun...

şimdi bir demirci çocuğunun ellerinde ıslanıyor çelik
örsünde yürek teri dökülen emekle
körük nefes verdikçe şahin olan duman salınıyor
tenha kalan orta çağlı bir kasabanın ortası burası
duyuyor musun...örsünde örselenen kılıç yarası sesleri.....

sunağın ortasında duran kadeh
adaklardan alınıp ,çekilmiş derin nefesler....