3
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
2207
Okunma

Dilinden dökülen dualarla
Elleri kıyamında semanın
Omuzlarında bulanıklığı göğün
Sükûta niyetli yüreğinin boşluklarında is tutmuş ay
Kirpiğinde kederi emziren nem
Daha bir dokunaklı sesi ruhuna
Her yeni günle gelen davetsiz konuk iftarsız oruç
Xeribe beyane mırldanışında düğümlenen dili
Gücenikliğin yüreğinde ki kırbacı
Nasıl sızlatıyor uykusuz gecelerde gözlerinin tuzu
Duvara yaslı endişelerini
Dudaklarını kemiriyorken hiçlik sünepe duruşuyla
Küçük ayrıntılardan yaşından büyük ustalıklar ediniyordu
Kaşlarının arasına sinmiş
Vitrinleri mis kokulu büyüsü
Sımsıkı kenetledikçe kollarını göğsüne
Ayazı çoğalıyor içinde
Yine de yaralarını örtüyor vefayla
Dilinde bıçak ıslık
Battıp durdu içine içine
Kimseler görmedi alnında ki bulutu sırtında ki boşluğu
Kimseler bilmedi yamalı pantolonunun takatsiz adımlarını....
Bütün kalabalıklar bencil bir yalnızlıkla avunuyorken
Acı soluğu ayaklarına yansıdı
B/aş dönmesi etinde bir yangını çoğalttı
Ve ertesi gün manşetlerin kinle büyüttüğü cümleler arasında fark edildi nihayet
Vicdansızlıkla doğruladılar fikirlerini küçük adamlar
Görmediler yine içinde ki yangını
O sokakların cepkeni küflü çocuğu
Gölgesini bırakarak geçip giderken camekânlar önünden
Küçük adamlar eteklerinde ki taşları fırlattılar üstüne üstüne
Sadece bir taş daha deyip baktı bir süre
Alıp koydu acıyla yoldaş yürek hanesine
Kalmadı hiçbir şey ucuza düşen insan figüründen geriye
Sular değişir elbet dedi kendi kendine
Karıncalanmış nefesi
Okşadı gözlerinin nemini
“Sabır Allah’ın en kadim sesi “
dedi
Sustu
Gitti
Gitti
Gitti…