4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1651
Okunma

öfkesini toprağa akıtan
bir yılan gibi kıvrıldı düşünceleri
asi ruhunda
ibis kuşlarına nişan aldı
mazi sapanı
derdi neydi bu dünyanın
her şey üstüne geliyordu küskün
hayır yol yakın değildi
umut
şekerle kandırılmış bir çocuktu
gittikçe büyüyen bataklık
kırçıl sisler taşıyordu üstünde
dilsiz yedi kat göğe
kör yedi kat yere
sığmıyorken Rab
nasıl oluyor da yuvasıydı yürek
cezve yıldızlarına uçurtması takılan
çocuğun ağlamaklı sesi kadar uzaktı
merhamet
çakıl çöllerini döven
hamsin rüzgarlarıyla
böğürtlen çalıları arasında sıkışmıştı yaşam
özde herkes yalnızdı
şerha şerha parçalanmış ocakların
mahsulü küçük parmakların solukları bile…
kuşluk vakti soymuşken kabuğunu güneş
kim bilir kaç seher duasını kurutmuştu
şehla nehrin taşan ritmik adımlarını duydu
gözyaşları bal torbaları gibi aktı
nilüfer çiçeğine koşullanmış bir örümcek misali
hayata bir ilmek daha attı
bir kez daha aktı kum saati çığlık çığlığa
kır türkülerinin ezgileri sokuldu kulaklarına
biliyordu
umut
şekerle kandırılmış bir çocuktu
gönül gençyılmaz 01/08/13
5.0
100% (10)