ıssız bir yanaşma sabahın
yalnızlığına düşüyorsun…seni aymaz
az ötede aptal aşıklar mezarlığı
çok olmadı ya yerini ayıralı
şimdi direncin intiharını kırıyor sevmelerin
bir de başını alıp gitmelerin
iyi de nereye…!
küflü sandıklarda
rengi sepyadır namus
sen bekledikçe kilit başında
o…kim bilir hangi filmin fragmanında

/ne zaman başlar
ne zaman ağlarsan o zaman/

iki bacak ayracıymış
satılık uykulara
kiralık ranzalarında yatanlar bilir ayıbı
okumazsan kulağına duasını
her aşk bir seyreden yaratır
-ön sıralar dolu be canım-

ki
değil mi içinde en kudretli tanrı onun adı
şimdi git bak aynaya
bu hiçlikte ruhun olmuş bir muamma

zamandır aslında iğne
alın yazsını geçirince deliğinden
tek tek sökükleri diker
hayat bu güzelim hayat
hiç kimse bakire kalmaz
bir gün gelir adamı siler
silindikçe alnında koyu leke
içinde ki şehvet yeniden gülümser

nesin sen şimdi
et pazarında ki vejeteryan mı
yoksa depresif polyanna mı
aşk mış
sevmek miş
üstüne bir de ölmek miş
hep aynı şarkı
“palavra palavra palavra”
çık biraz kendini ara
medikal artıkların dünyasında
çünkü sen
bulunmayan bir adressin

/ iyi de buradan bir şey görünmüyor ki
görüp de ne yapacaksın ki/

ey yalnız adam
çok bildimlik yaparsan
çok düşmüşlük yaşarsın
yok derdimlik yaparsan
dert görünce saparsın
bugün henüz kalabalığın acısını çekiyorsun

ahh sevgili… hiçbir şey değil bunlar
ön sıralarda oturanlar bilir
sadece aptal gibi görünme riski o kadar…


alicengizoyunu
(... seninle ancak bir AŞK filmi çekilir... çekinerek söylüyorum bunu bil...)