1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
923
Okunma
durup dururken ağlıyordu
ne bilsin daha küçük bir tomurcuğun hazırlanışını kutlayacaklar
ne zamandır bekliyorduk
acı sevinçli ve rahat doğdunuz
duvarda parmak izleri
karıncalardan mektup var
kırışık ve siyahtı paçalarınızdan tanıdım
babam olmalısınız merak ettim şu kuyuya düştüm mü hiç
merdivenleri içimize örten kalabalık tanış olmalı
başı arkasına doğru batan düşünceler bizimle alakalı değil
ağaç ve tel örgüler
karısının koynu
ve yumuşayan şeftali
içimizi uzatır mısın lütfen
bir de şu gecenin bulutunu
o akşam karşı dağda ölen tilkiyi
dere balıklarına şarkı söyleyen kediyi
ve aya ilk inenleri
biraz uzatır mısın lütfen
yankısız korkuları küçültüp ikram ettiler
ne zaman gelir daha var mı saat kaç
ebe kör ebe oynuyor sevgilisine hazırlıklı
uzun bir telefon görüşmesi yapılmış
memurlar arası inleme volümüne harmanlanmış sesler
santral çığlıkları olarak tescil edildi
kapıya dokunan yaşlı adam daha iyi niyetli
sakalı üzülerek ve acıyarak baktığı eşinin kamburuna değiyor
şöyle şöyle diyecek oluyor duyan yok
üstelik sabah ezanına geç kalmış
bir de elleri terlemiş bastonu tuta tuta
siz de annem olmalısınız her anne gibi güzel ve baygın gözleriniz var
onun için mi bu ağaç bana hiç benzemiyor
niye itiraf etmediniz o yaprağı daha çok sevdiğinizi
oysa saçlarınızın bütün baharları bana benziyor.
5.0
100% (3)